Düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Büyük Birlik Partisi (BBP) MKYK Üyesi ve Parti Basın Müşaviri-Sözcüsü Ünsal Karabulut toplantıda; Türkiye’nin yapay gündemlerle meşgul edildiğini söyledi.

 

TBMM’de gurubu bulunan partilerin suni gündemler peşinde koştuğunu belirten BBP MKYK üyesi ve Basın sözcüsü Ünsal karabulut; ‘’İktidar ve muhalefet partileri hangi gündemler peşinde koşarsa koşsunlar BBP’nin gündeminde iki ana konu var: Birinci terör, ikincisi ise yeni anayasadır. Türkiye terör belasından kurtulmadığı, yeni bir anayasa yapılmadığı sürece temel problemlerimizin hiçbirisi halledilemez.’’ Dedi. Karabulut;  30’a yakın ülkenin teröre destek verdiğini de savunarak; ‘’Türkiye’nin içerde ve dışarıda izlediği bu politikayla terörü bitirmesi mümkün değil’’ dedi.

 

‘’1980’LERİN BAŞINDA HANGİ PROBLEM VARSA BUGÜNDE VAR’’

BBP MKYK üyesi Karabulut şunları kaydetti:’’1980’lerin başında Türkiye hangi problemlere sahipse bugün de o problemlere sahiptir ve hiçbiri çözülememiştir. 27 sene önce terör vardı bugünde var. Eğitim, işsizlik, Kıbrıs, Kuzey Irak problemi vardı bugün de var. Açlık, yoksulluk, gelir dağılımında adaletsizlik, enerji problemi vardı bugünde var. Terörden kurtulamadığınız sürece ekonominizi asla düzlüğe çıkaramazsınız, terörden kurtulmadığımız sürece bireysel hak ve özgürlüklerin önündeki engelleri asla açamazsınız. Terör belasından kurtulmadığınız sürece sivil yeni bir anayasa yapamazsınız. Sivil yeni anayasa da yapmadığınız sürece de terör belasından kurtulamazsınız. Çünkü bunlar birbirinin sarmalıdır, birbirini tamamlayan süreçlerdir.’’

 

‘’MÜDAHALE KARARI VARSA BUNU KAMUOYUNUN BİLME HAKKI VAR’’

Suriye’de yaşanan sürece de değinen Karabulut; ‘’En sıcak gündem maddemiz Suriye… Hükümetin Suriye politikası sonucu PKK ile sınırımız genişliyor. Başbakanı, PKK çizgisine getirmeye çalışanların başarısını küçümsemeyelim! Suriye bir yıl önce bizim içişlerimiz di… Bugün ise dışişlerimiz oldu. Yarın orada nasıl bir Ali Cengiz oyunun oynanıp-bitirildiğini hep birlikte göreceğiz. Bu bölgede ne oluyorsa Türkiye’ye oluyor..Biz BBP olarak Lozan antlaşmasını da sevmiyoruz, kabullenmiyoruz..Musul, Kerkük, Halep, Batum, Batı Trakya ve bazılarının acısını hep yüreğimizde yaşıyoruz. Şimdi Sayın Başbakanın verdiği hava öyle gözüküyor ki; Suriye ye, Türkiye her an müdahale gerçekleştirebilir gibi bir hava var. Böyle bir izlenim var bunu da söylüyorlar, deklare ediyorlar. Eğer hükümetin askeri bir müdahaleden bulunma gibi bir kararı varsa bunu Türk milletinin, kamuoyunun bilmek gibi bir hakkı yok mu? Türkiye’nin Suriye’yle ilgili net politikasını biz öğrenmek istiyoruz’’ diye konuştu.

 

‘’BÖLGE ‘BARZANİ’DEN SORULUYOR’’

Sayın Başbakan Erdoğan; ‘’Türkiye olarak bizim PKK terör örgütü ile PYD’nin oradaki işbirliğine sıcak bakmamız mümkün değil. Çünkü buradaki yapılanma oradaki Kürtler’in bir yapılanması olarak değerlendirilemez. PKK terör örgüt ile PYD’nin bir yapılanmasıdır ki bu da bizim hassas noktalarımız arasında yer alacaktır ve almaktadır.’’ dedi. Başbakan Erdoğan ayrıca ‘’Bizim buna eyvallah diyecek halimiz yok’’ diye konuşuyor.

PKK Suriye’de devlet kurmakla meşgulken Ankara, Özel Yetkili Mahkemeleri kaldırarak KCK sanıklarını serbest bırakıp 2. Müzakere Süreci’ni başlatmakla meşgul. Sanıyoruz Ankara, ‘’KCK’lıları serbest bırakıp, hatta Öcalan’ı ev hapsine alırsam, PKK kurduğu cumhuriyetten vazgeçip silahları bırakır’’ diye düşünüyor.

Suriye’de devlet kurmak için PKK’ya fırsat vermeyecek operasyonlar durdurulmamalıydı. Şimdi Barzani ve Suriye’nin sözde devlet başkanı Katil Esed ikisi birlikte PKK’ya alan açmışlardır ve düzenli ordu kurmaları için düğmeye basılmıştır. PKK artık orada rahat nefes alması sağlanmıştır. Uludere olayının ardından, PKK’ya karşı çok etkili nokta operasyonlar bıçak gibi kesilmiştir. PKK’da böylece 2000 militanını Suriye’ye gönderip orada devlet kurulması sürecini başlatmıştır.

 

Şimdi özetle şunu söylemek gerekir ki; Ankara’da bulunan etkili siyasetçiler ve hariciyeciler, MİT’i ve her türlü ahkâmı esmekte bir beis görmeyen kalemşorlar, birlikte, kendi elleriyle PKK’ya Suriye’de maazallah bir cumhuriyet kurdurmayı başaracak koridorlar açmışlardır. Allah korusun.

Kısacası; Hükümetin Suriye politikası sonucu PKK ile sınırımız genişliyor. Başbakanı PKK çizgisine getirmeye çalışanların başarısını küçümsemeyelim.

Suriye bir yıl önce bizim içişlerimizdi. Bugün dışişlerimiz oldu. Önemli şu ki; olan ülkemize oluyor’’

 

ARAKAN’DAKİ MÜSLÜMANLARA YÖNELİK SALDIRILAR

Karabulut; ‘’Müslümanlar bir araya gelip ‘İslam Birliği’ni kurmadığı müddetçe, asla ve asla bu zulümler bitmeyecek’’ dedi.

‘’Bugün, bu Ramazan ayında hepimizin bildiği gibi yine Müslümanlara karşı yapılan bu zulmü imanın en zayıf noktası olan kınamakla geçiştiriyoruz ve Allah için Zalimlere buğz ediyoruz. Biz genç cumhuriyetin insanları olarak ömrümüzün büyük kısmında Müslümanlara yapılan zulmü kınadık’’ şeklinde konuşan Karabulut; başta Türkiye olmak üzere tüm İslam ülkelerin Arakandaki durumu uluslar arası platformlara taşıması gerektiğini ifade ederek, Burma ile ilişkilerini tek taraflı askıya alınması gerektiğini savundu.

 

Karabulut; ‘’Müslümanlar olarak bu zulümleri ne kadar kınarsak kınayalım, tel’in edelim…protesto gerçekleştirelim..Küfür tek millet. Dün Bosna’da, Filistin’de, Doğu Türkistan’da Müslümanlara karşı ağır zulümler ve ‘soykırımlar’ yapılmakta. Hıristiyan âlemin Vatikan’ı var, evanjelistleri var. Ama biz 2,5 milyarlık bir İslam âleminin ‘Birliği’ yoktur. Eğer ki Müslümanlar bir araya gelip ‘İslam Birliği’ni kurmadığı müddetçe, ‘İslam Birleşmiş Milletleri’ni kurmadığı müddetçe, böyle bir konsept oluşturmadıkça asla ve kat’a bu zulümler bitmeyecek.

İçinde yaşadığımız bu mübarek zaman diliminde, Arakanda yüreklerimizi parçalayan bu tablo,  Suriye’de yaşanan süreç, İslam ülkelerinin bir ve bütün olarak oluşturacakları bir ‘İslam Birliği’nin nelere mal olduğunu bir kez daha göstermiştir.’’ dedi.

 

BBP MKYK Üyesi-Basın Sözcüsü Ünsal Karabulut daha sonra şunları kaydetti:

‘’Dünyanın dört bir yanında oluk oluk Müslüman kanı akıyor. Müslümanlara zulmedenleri de bu zulme seyirci kalanları da şiddetle lanetliyoruz. Müslümanlar üzerinde kirli bir oyun oynanmakta. Dün Avrupa’nın ortasında Bosna’da yaşanan trajedi tazeliğini korurken, Doğu Türkistan’da zulme uğrayan soydaşlarımızın çığlıkları arşa yükselirken, şimdi de Suriye’den sıçrayan Fitne ve onun oluşturacağı ateş çemberi etrafımızı çevirmektedir. İşte son günlerde ise Myanmar’da yaşayan Müslümanlara karşı yapılan zulümde Müslümanlara yapılan zulmün yeni halkasıdır’’

 

İkinci Dünya Savaşı’ndan beri Myanmar’ın Arakan bölgesinde büyük bir insanlık dramı yaşandığını söyleyen Karabulut; ‘’Daha önce İngiliz sömürgesi iken İngilizlerin bölgeyi terk etmesiyle oluşan kaos ortamında Arakanlı Müslümanlar, öz yurtlarında yıllarca Budist yönetimlerin baskısına maruz kalmış, vatandaş sayılmamış, evlenmeleri ve şehirlerarası Seyahat etmeleri dahi engellenmiştir. Son günlerde ise Müslümanlara uygulanan şiddet, adeta bir soykırıma dönüşmüş, Budist zalimlerce Arakanlı Müslümanlara yönelik katliam artık dayanılmaz bir hal almıştır’’ ifadelerini kullandı.

 

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin insan hakları konusunda Suriye’de, Libya’da ve Mısır’da gösterdiği hassas tavrı, Arakanlı Müslümanlar için de göstermek zorunda olduğunu ve İslam Konferansı Örgütü’nü de eleştiren Karabulut, ‘’İslam Konferansı Örgütü nerde? Bu örgüt neden var? Irak işgal edilirken ortada yoktu. Afganistan işgal edilirken ortada yoktu? Mısır ve Tunus’ta da yoktu. Şimdi Arakan’da Müslümanlar katlediliyor yine yok. Bu örgüt Suudi Arabistan’ın uluslar arası ilişkilerinde kullandığı bir kulüp olmanın ötesinde ne işe yarar? Neden bu bölgelerde ortak barış gücü, kriz gücü yok?’’ diye sordu.

 

Karabulut:’Ayrıca; bu doğrultuda Birleşmiş Milletler Teşkilatı, derhal duruma el koymalı, Türkiye bu girişimlerde başrolü oynamalıdır. Dini, ırkı, rengi ne olursa olsun insanların birbirini yok etmesi, evsiz barksız bırakması, canına kastetmesi kabul edilemez. Arakan’da yıllardır uygulanan bu katliamlar artık son bulmalı, bu insanlık suçunu işleyenler mutlaka  gerekli cezaya  çarptırılmalıdır.

Dinimizde ve uluslar arası sözleşmelerde hayat hakkı güvence altına alınmıştır.

Buna rağmen Myanmar’daki bu insanlık dışı uygulamaların bir an önce sonlandırılması en büyük beklentimizdir. Bu doğrultuda özellikle İslam İşbirliği Teşkilatı, Birleşmiş Milletler (BM) ve bütün ülkeleri Arakan’lı Müslümanlara şardım etmeye, yapılan zulmün durdurulmasına ve sorumluların cezalandırılmasına destek olmaya çağırıyoruz’’ ifadelerini kullandı.