Son Kale Anadolu için direniş çağrısı

Bizi bu topraklardan gönderme için, Anadolu’dan çıkarmak için bu ilk teşebbüsleri değil. Anadolu’ya geldiğimiz ilk günden bu yana, bin yıldır, her çabaları, her girişimleri, her senaryoları bu intikam hırsıya, bu hesaplaşma dürtüsüyle biçimlendi. Haçlı Savaşları’nda bütün Anadolu savaş ve direniş cephesine dönüştü. Yenildiler, kaybettiler, çekildiler. Yüzyıllar boyunca bütün girişimleri, umutları suya düştü. Hep kaybettiler.

Öyle ki, Viyana önlerine ulaştığımızda Avrupa kıtasını boşaltmaya başladılar. Kendilerine yeni yurtlar, yeni ülkeler, kıtalar aramaya giriştiler. Viyana bozgunu tarihi tersine çevirdi. Yüzyıllar boyunca kaybettikleri umutları tekrar yeşerdi. O tarihten bu yana hep birlikte bize saldırdılar. Adım adım Avrupa’dan çıkardılar. Birinci Dünya Savaşı ile toptan imha etmeye giriştiler.

Bu öyle bir imha planıydı ki, bütün Müslüman ümmeti tarihe karışacaktı. Bir medeniyet, bir kimlik yeryüzünden silinip atılacaktı. İslam yurdunun tamamı talan edilecek, paylaşılacaktı. Paylaşıldı da. Birinci Dünya Savaşı, Haçlı Savaşları’ndan sonraki en büyük Haçlı saldırısıydı. Yüzlerce yılın intikamı alınıyordu.

Amaçları sadece Osmanlı’yı siyasi haritadan silmekle sınırlı değildi. Bizi Anadolu’dan ebediyen kovmaya, sürmeye kararlıydılar. Bu yüzden, son sığınak Anadolu da işgal edildi. Her köşesi bir devlet tarafından paylaşıldı. İstanbul işgal edildi. İslam milletinin başkenti ele geçirildi. Doğu Roma İmparatorluğu’nun intikamı alınmıştı. Bizler, Türkler, İslam milleti tarihin denkleminden çıkarılmıştık. Korkunç bir umutsuzluk, kaybediş, geleceksizlik Atlantik kıyılarından Pasifik kıyılarına uzanan o geniş coğrafyanın her köşesine sinmişti.

Kaybetmiştik.. Bütün coğrafyayı kaybetmiştik. Son Kale Anadolu’yu da kaybetmiştik. Kaybedecek hiçbir şeyimiz kalmamıştı. Tek bir şey hariç; umudumuz… Biz, tarihin hiçbir döneminde umudumuzu kaybetmedik, korkuya kapılıp diz çökenlerden olmadık, yine olmayacaktık.

Haçlı Savaşları sonrası Anadolu nasıl direndiyse ve bütün coğrafyayı ayağa kaldırdıysa, Moğol istilası sonrası Anadolu nasıl direndiyse ve coğrafyayı yeniden ihya ettiyse yine öyle olacaktı. Direniş Anadolu’dan başlayacaktı, başladı da.

İstiklal Savaşı Anadolu’yu kurtarma mücadelesiydi. O tarihten bu yana bütün mücadelemiz Anadolu’yu koruma, kollama üzerine oldu. Bu topraklardan çıkmamıştık, çıkmayacaktık. Neredeyse bir yüz yıl, ürkek de olsa, çekingen de olsa bu ülkeyi korumaya çalıştık. Koruduk da.

Şimdi yeni bir tarih başlıyor. Şimdi; kendimize geldiğimiz, kendimizi bulduğumuz, Anadolu dışında da varlığımızı hissettiğimiz, o kalın duvarları aştığımız, coğrafyamızla kavuştuğumuz, çekingenlikten kurtulduğumuz, dik yürümeyi öğrendiğimiz bu dönemde yeni tehditlerle, yeni çokuluslu saldırılarla yüz yüzeyiz. Yine çokuluslu kuşatma, çevreleme ile karşı karşıyayız.

15 Temmuz müdahalesi bir darbe girişimi değildir. İçeriden işgal, iç savaş ve parçalanma senaryosunun ilk adımıdır. Biz, yeni bir tarih sayfası açarken bu sayfayı kapatmaya çalışanların hepsinin içinde olduğu saldırıdır. Bizleri bir kez daha Anadolu’dan sürme planının ilk aşamasıdır. Bizlere bir kez daha Anadolu direnişine hazırlanmamız gerektiğini söyleyen açık işarettir.

Böyle olduğu için, o tehlike tarihi yapıcı ana omurga tarafından en net haliyle anlaşıldığı için, o gece milyonlarımız sokaklara akın etmiş, 15 yaşında gençlerimiz kurşunlara göğüs germiş, kadınlarımız tankların önüne dikilmiş, yüzbinler yeni İstiklal Mücadelesi’nin fitilini ateşlemiştir.

Gülen ve teröristleri, içimizdeki emperyal uzantılardır. Bize dayatılan yeni dünya savaşının içerideki tetikçileridir. Üslendikleri rol vatan hainlikleriyle sınırlı değildir. Onlar, bütün güç ve imkanlarıyla ülkemize, milletimize, Anadolu’muza açılan yeni Haçlı Savaşı’nın kiralık katilleridir. Yüzlerce yıl bu ülkenin ve milletin tarihinde lanetlenecekler, ihanetleriyle, cinayetleriyle, alçaklıklarıyla anılacaklardır.

Hesapları bu darbe girişimiyle sınırlı değil. Devamı gelecek, yeni saldırılar başlayacak, ülkemizde iç savaş tezgahlanacak, içeriden işgalin başka unsurları da harekete geçirilecektir. Bugün, bu tarih, vatan ekseninde duranlarla vatan hainlerinin ayrıştığı, cephenin keskinleştiği, her birimizin büyük sınavla yüzleştiği tarihtir.
Bu yüzden “Acımasız Direniş” diyoruz biz.

Bu yüzden ülkemizin, kadim şehirlerimizin, kasabalarımızın, köylerimizin, sokaklarımızın, evlerimizin, dağlarımızın birer direniş kalelerine dönüştürülmesi çağrıları yapıp duruyoruz. Askerlerimize, polislerimize, siyasilerimize, aydınlarımıza, din adamlarımıza, öğrencilerimize, şairlerimize, ülkemizin sinir uçlarında sessiz sessiz bekleyen direnç adamlarımıza çağrılar yapıyoruz.

Bu büyük hesaplaşmaya hazır olun. Batı’dan gelecek Haçlılara, Doğu’dan gelecek Moğollara hazır olun. Büyük Türkiye mücadelesine, yeni Anadolu direnişine hazır olun. Tarihin akışını değiştiren yeni yükselişimizi tersine çevirmeye, bizi bu topraklarda boğmaya ayarlı çokuluslu senaryolara ve onların ülke içindeki ortaklarına, alçaklıklarına hazır olun.

15 Temmuz, yüzlerce yıllık siyasi tarihimizin dönüm noktası olacaktır. Onlar ülkemizi yok etmeyi, şehirlerimizi harabeye çevirmeyi, milletimize diz çöktürmeyi planlasalar da, bizler 15 Temmuz’u sadece Anadolu’nun değil, bütün coğrafyanın kurtuluş tarihine dönüştürmeye kararlıyız. Bunu yapacağız ve bunu başaracağız.

Kaç kez yaptık, yine yapacağız..

Bin yıldır bu topraklardayız, bin yıl daha burada olacağız.

Allahı’m! Yüreklerimize cesaret, dizlerimize derman, beliklerimize güç ver!

İbrahim Karagül
Gerçek Hayat Dergisi Genel Yayın Yönetmeni