Siyaset İnsanoğlunun Üzerine Bina Edilir

 

İnsanın Allah’ın yeryüzünde yarattığı en güzel, en şerefli, en onurlu varlık olduğunu belirten Soylu, " Bu onurlu varlık barışık yaşadıkça, etrafı ile iyi hemhal oldukça, o onurunu ve şerefini çok önemli derecede katlayarak büyütür. İnsan en yakınındakine uzanabildiğince özünü tanıyor. Kilometreler uzak olsun, mesafeler farklı olsun hiç önemli değil;  ama o duyguyu insan yakalayabiliyor. İşte siyaset dediğimiz mesele insanoğlunun üzerine bina edilir. Çünkü dünya insanoğlunun üzerine bina edilmiştir. Siyaset insanoğlunun üzerine bina edilir ki, insanoğlu bulunduğu evrende, bulunduğu ülkede bulunduğu vilayette veya bulunduğu ilde, ilçede, köyde, kasabada daha iyi yaşasın, yarına daha rahat bir şekilde ulaşabilsin. Huzuru, refahı birbiri arasındaki muhabbeti ve sevgisi çok iyi bir noktaya ulaşabilsin"dedi.

 

Siyasetin Kuvvetli Olabilmesi İçin Kurumsallaşması Gerekmektedir

 

Siyasetin huzuru ve refahı yakalayabilmesi için güçlü ve kuvvetli yapılması gerektiğini dile getiren Soylu, "Zayıf bir siyaset her zaman yönetilmeye muhtaç bir siyasettir. Siyasetin kuvvetli olabilmesi için de siyasetin kurumsallaşması gerekmektedir. Çünkü hepimiz yakın tarihimizdeki bir takım olayları çok rahat bir şekilde biliriz. 1950 – 1960 dönemi yani Demokrat Parti’nin iktidar olduğu dönemde Türkiye’de siyaset kuvvetliydi. Siyaset güçlü olduğu için millet güçlüydü. Millet güçlü olduğu için Türkiye güçlüydü. Ve Türkiye güçlü olduğu için on döneme bugünden baktığımızda hatıralarla beraber yâd ediyoruz.  1960 darbesi siyasetin bu kuvvetini almakla milletin gücünü aldı. Milli iradeye önemli ve çok büyük darbe vurmuşlardır. 28 Şubat’ta Refah–Yol’u nasıl bir çıkmazın içerisine sokmaya çalışmışlarsa o iki tane siyasi partinin bir arada olduğu süreci çıkmaza sokmaktan çok milleti çıkmaza sokmaya çalışmışlardır. Yine 28 Şubat’ta olduğu gibi 27 Nisan’da da aynı anlayışı gerçekleştirmeye çalışmışlardır. Siyaset kuvvetli ise Türkiye’de millet kuvvetli olur”dedi.

 

Son 10 yılda siyasetin çok doğru ve güçlü yapıldığını, buna bağlı olarak Türkiye’de çok önemli gelişmelerin yer aldığını ve ülkemizin geleceğe güvenle baktığını vurgulayan Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Soylu konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

 

Büyüyen Bir Türkiye Var

 

"10 yıl önce Sosyal Sigortalar Kurumu hastanelerinden sadece ilaç almak için kuyruklarda bekleniliyordu. Sadece buradan İstanbul’a bir uçakla gitmek için o uçağın maliyetini bulma zorunlulukları vardı. Oysa bugün herkes eczanelerden ilaçlarını alabiliyor. Oysa bugün herkes istediği şekilde, eğer biraz iktisatlı davranabiliyorsa uçakla istediği yere gidebiliyor. 2002 yılında 1 milyon 800 binden 8 milyon 900 bine varan uçak yolcu sayısından bahsedebiliyoruz. Eğer hatırlarsanız eskiden bir takım diziler vardı. O dizilerde kaza yapan her hangi birinin yanına bir helikopter iner onu hastaneye yetiştirirdi. Biz o dizileri izlerken ‘Acaba bu bizim memleketimizde de olur mu?’ derdik. Bunu hayal kurmakta bile zorlanırdık. Bize bu görüntüler uzaydaki sonsuzluğun içerisindeki bir nokta kadar uzak kalırdı. Ama şimdi Türkiye’nin 19 helikopteri 4 tane ambulans uçağı ile sadece ülkemizdeki hastalara değil, etrafımızdaki coğrafyada çok sıkışık durumda olan hastalar varsa onlara el uzatan bir anlayışla karşı karşıyayız. Dün engelli vatandaşlarımızın aileleri tedirginlik içerisinde yaşarken bugün onlara el uzatan bir devlet var. Çünkü siyaset çok güçlü yapılıyor. 100 liranın 87 lirasını faiz lobisinin yönettiği, elde ettiğimiz gelirin % 87 lirasını faize veren bir Türkiye değil, sadece 13 lirasını faize veren ama kalanını kara tahtadan akıllı tahtaya geçen, 30 binin üzerinde bilişim sınıfı sağlayan, 40 binin üzerinde öğrencimize yurt açan, bölünmüş yolları ile yeni açılan hava alanları ile ta Ankara’dan İzmir’e, Ankara’dan Konya’ya, Ankara’dan Antalya’ya, Ankara’dan İstanbul’a yapılacak hızlı trenleri ile büyüyen bir Türkiye var. Dar geçitten bile geçemeyen Türkiye, bugün tüp geçitleri ile birlikte yepyeni bir anlayışı ortaya koyuyor. Kara trenlere mahkûm olan bir Türkiye hızlı trenleri ile birlikte yenidünyanın bütün modern işlevleri ile karşı karşıya kalıyor."

 

 

Güçlendirilmiş Bir Siyaset Merkezi

 

14 yıl önceki Türkiye ile bugünkü Türkiye’yi de kıyaslayan Soylu, "Bundan yaklaşık 14 yıl evvel Sakarya’da, Kocaeli’nde, Gölcük’te, Yalova’da hepimizin üzerine kâbus gibi çöken deprem halinde cesetler günlerce toplanamadan ortada kaldı. Sahipsiz, yıkık binaların altında inlemeler sanki güçlü bir devlet değil, bir deprem karşısında tüm acziyeti ile beraber çaresiz bir devlet fotoğrafı verirken Van’da eksi 20 – eksi 30 derecelerde sanki o günkü acziyetini mağlup etmek için direnen bir anlayışı ortaya koymaya çalışan bir Türkiye var. Bizden gayri safi milli hâsılası 10 kat daha ileri olan ülkelerin bile 10 ayda gerçekleştiremeyeceği 15 bin konutu 2 bin 600 dersliği ve sosyal donatıları, oyun alanları ile birlikte bir tarihe yönelik bir acziyetimizi, ‘hayır bizim insanımızın hak ettiği bu değildir’ anlayışı ile bu coğrafyanın bu medeniyetin kendine emrettiği anlayışı birlikte gerçekleştirerek elini nereye uzatırsa uzatsın ama hep kendi canına uzatan bir siyaset anlayışını, bir millet anlayışını bu toprakların bir evladı anlayışını orada gerçekleştirdi.  İşte güçlü siyaset budur. Siyaset merkezinin güçlendirilmesinin anlamı budur. Onun için burada siyaset akademisindeyiz."dedi.

 

"Siyaset Akademilerinde insanlarla nasıl iletişim kurulur, onlarla nasıl bir araya gelinebiliri ve sokağa çıktığımızda herkesle o hizmet kervanını nasıl buluşturmayı öğreniyoruz. Bir taraftan yakın siyasi tarihimizi öğrenmek için diğer taraftan da uluslar arası boyutta neler oluyor ve biz bu siyasetin neresinde olduğumuzu tanımlayabilmek için siyaset akademileri düzenleniyor" diyen Soylu şöyle devam etti:

 

 Güçlü Siyaset Örneğini 10 Yıldır Görmekteyiz

 

"Siyaset akademilerinin amaçlarından biri de yerel yönetimlerle ilgili bilgiler vermektir. Yerel anlayışı yani yerel yönetimler nedir? Bunun teknik ayrıntıları nelerdir? Milletle olan ilişkileri nedir? Yerel yönetimler aslında neyi ifade eder? Neyi kolaylaştırır? Hayatımızda nasıl olmak zorundadır? Hangi katmanları söz konusudur? Belediye meclisi nedir? Divan nedir, ne için yapılır? Bugün kentsel dönüşümün temel amaçları nelerdir? Türkiye’de Büyükşehir yasası ne için çıkmıştır? Bütün bunları anlatabilme ve anlayabilme fırsatını siyaset akademilerinde yakalıyoruz.  Ak Parti’nin kurulduğu günden itibaren İstanbul’da ve Ankara’da devam eden 2007 ve 2008’den itibaren de bugün Bayburt’ta olduğu gibi bütün Türkiye’de yapılan siyaset akademilerini, bugün üniversitelerin de akademilerin de önemli ölçüde isimlerini değiştirerek bu güzel organizasyonu bir şekilde takip ettikleri ve uyguladıklarını görmekteyiz. Siyaset akademileri Türkiye’de siyaset merkezinin güçlendirilmesi konusundaki anlayışını ortaya koymaktadır. Siyaset çok güçlü olmalıdır. Siyaset güçlü olursa Türkiye çok anlamlı ölçüde güçlü olma fırsatını yakalayabilmektedir. Türkiye de siyaseti zayıflatmak istemişlerdir. Bunu yapmak isteyenler, o elit takım, halkı hep hakir görmüştür. Onların beceremez, yapamaz dedikleri halk ne zaman iktidara gelmişlerse becermiş yapmış ve millete Cumhuriyet tarihinin önemli çağlarını yaşatmışlardır. Ve bunun örneğini hep birlikte son 10 yılda görmekteyiz.  Kişi başına düşen milli geliri 3 bin 600 dolardan 10 bin 600 dolara çıkmıştır. Güçlü siyaset, gayri safi milli hâsılamızı 220 milyar dolardan 770 milyar dolara getirmiştir. 36,5 milyar dolarlık ihracatını 151,5 milyar dolara getiren bir Türkiye var. Dünya genelinde yaşanan ekonomik krize rağmen hemen hemen her ülkenin acaba yarın ne olacak endişesi yaşarken istikrarını ve ekonomik gelişimini net bir şekilde ortaya koyan ve bundan vazgeçmeyen bir Türkiye konumuna geldik. İşte bu başarıları milletin evlatları yerine getirdi. Her darbeden sonra siyaseti eline yüzüne buluşturan değil, bu milletin evlatları bu başarıyı sağlamıştır."şeklinde konuştu.

 

Gelişmeyi Hedef Alan Bir Türkiye Var

 

Her şeyin yenileştiğin ve geliştiğini kaydeden Soylu," Yollarımızdan eğitim yuvalarımıza kadar gelişmeyi hedef alan bir Türkiye var. Ben yıllar önce İstanbul’da hastaneler önünde bekleyen Bayburtluları çok iyi bilirim. Bir yoğun bakım ünitesi bulabilmek için annesini, babasını baktırabilmek için milletvekilinden bakanına kadar torpil arayan insanları çok iyi bilirim. O günler geride kaldı. 900 yoğun bakım ünitesinden toplam 10 bin yoğun bakım ünitesine sahip olan bir Türkiye’den bahsediyoruz. 240 bin insana evinde tedavi veren bir sağlık anlayışından bahsediyoruz. Hastanenin önünde sabaha kadar bekleyen değil, ihtiyaç duyulduğunda doktorun hastasının ayağına gitmenin hiçbir şekilde devlet tarafından erinilmediği anlayışını burada sizlerle paylaşmak istiyorum. Sivillerin askeri mahkemelerde istenildiği gibi yargılandığı Türkiye’den bugün Yüksek Askeri Şura’da ülkenin ve milli iradenin tek temsilcisi olan Başbakanın kendi konumunu yanındaki devlet memurunun da kendi konumunu çok net bir şekilde bilebildiği bir Türkiye’den bahsediyoruz. Milli Güvenlik Kurumu’nun devletin başında, hükümetin başında bir vesayet kurumu gibi durup istediğini istediği şekilde yaptırabilme hadisesinden yasama meclisinin yani Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin karar organı olduğu bir Türkiye’den bahsediyoruz."diye konuştu.

 

Dünyanın Her Noktasına Ulaşan Bir Türkiye’den Bahsediyoruz

 

Dün 12 tane büyük elçiliğin olduğu Afrika’da bugün 30’un üzerinde büyük elçiliğin bulunduğunu dile getiren Soylu, günümüzün güçlü Türkiye’sini ise şöyle anlattı: " Dünyanın her noktasına ulaşan bir Türkiye’den bahsediyoruz. İnsanın onuruna göre, insana göre odakladığımız bir anlayışı gerçekleştirdiğimiz bir Türkiye’den bahsediyoruz. Eğer Türkiye güçsüz olsaydı bugün 130 binin üzerinde sınırımıza gelmiş ‘ne olursunuz bu Esat’ın mezaliminden bizi kurtarın’ diye seslenen insanlara el uzatma şansına sahip olabilir miydik? Ama güçlü bir Türkiye, onlara dünyanın hiçbir yerinde olmayacak kadar sıcak yemeği ve sıcak yuvasıyla el uzatan ve etki alanını genişleten bir Türkiye’den bahsediyoruz. Balkanlar’da olan bir Türkiye’den bahsediyoruz. Dünyanın neresinde olursa olsun geçmiş tarihimize ait ne varsa ona uzanabilen bir Türkiye’den bahsediyoruz."

 

Siyasetin Temeli İnsana Hizmettir

 

Son 10 yılda güçlü bir siyasetle ülkemizin yönetildiğini ve hükümetin bu güçlü siyaseti izlerken bir taraftan geçmişin tahribatını tamir ettiğini bir taraftan da geleceğin vizyonunu oluşturduğunu ifade eden Soylu, "Hükümetimiz 2023’te ve ardından 2071 yılında Türkiye’yi büyük devletler içerisinde büyük bir devlet haline getirmek için güçlü siyaset yapıyor. Bunlar o kadar kolay değil ama Türkiye bunları yapmak zorundadır. Onun için güçlü siyaset diyoruz. Bugüne kadar bu siyaset akademileri 48 bin mezun verdi. Bunlar alelacele belgeyle verilen mezunlar değil, Türkiye’nin en güçlü siyaset kurumunun bir siyaset ehliyetidir. Yarın bulunduğunuz her yerde, siyaset teşkilatlarında nasıl davranılacağını, memleketimizin meselelerinin nasıl takip edileceği, insanlarla nasıl ilişki kurulabileceğini bir şekilde ortaya koyan anlayışı önemli ölçüde kucaklayacak bir eğitim var. Bu eğitimlerin sonucunda sınavlar olacak ve dereceye girenlere bugüne kadar olduğu gibi ödüller verilecek. Siyaset akademisinin birincisi Sayın Başbakanımızla birlikte yurt dışı seyahatine gidecek. Bu yurt dışı seyahatinde uluslar arası ilişkiler nasıl kurulur, bir Başbakan muhatabıyla uluslar arası nasıl bir ilişki kurar, heyet nasıl bir ilişki kurar? İşte bunları görebilecek bir anlayış. Siyaset öyle para için pul için yapılacak bir şey değildir. Siyasetin temeli insana hizmettir. Onun için ibadet diye tanımlanır. Yaptıkça keyif alırsınız. Hizmet eden insanları nurlu insanlar diye tanımlarlar. Biz kuvvetli olmak zorundayız. Biz güçlü olmak zorundayız. Türkiye daha bereketli olsun diye güçlü siyaset yapmalıyız. Bu coğrafya Mevlana, Yunus, Hacı Bektaşi Veli, Akşemsettin, Hacı Bayram Veli, Veysel Karani, Mimar Sinan, İbni Sina, Selahattin Eyyübi, İdrisi Bitlisi, Hasani Erkani, Bedüzzaman, Süleyman Hilmi Tunahan, Esat Coşan coğrafyasıdır. Çok güçlü olmalıyız ki etrafımızda bizi izleyen Tunus gibi, Yemen gibi, Mısır gibi ve Suriye gibi ülkelere örnek olmak için çok ciddi bir anlayışı ortaya koymalıyız. Onun için bütün bunları hayata geçirecek anlayışı hep birlikte gerçekleştirmeliyiz. Siyaset akademilerinde bu anlayışlı gerçekleştirmenin temelinde bu vardır. İşte bunun yolu güçlü siyasetten, güçlü devletten geçer. Bizim en büyük zenginliğimiz beşeri sermayemizdir. Onu kuvvetlendirmeliyiz. Onu güçlendirmeliyiz. Onu iyi eğitmeliyiz. Onu iyi özgürleştirmeli ve demokratikleştirmeliyiz ki o yarına ait zenginliklerini ortaya koyabilme şansına sahip olabilsin"açıklamasını yaptı.

Konuşmasının ardından Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu’ya Belediye Başkanı Hacı Ali Polat tarafından Bayburt taşından yapılmış Saat Kulesi maketi hediye edildi.