BBP Genel Başkan Yardımcısı Ünsal Karabulut, Bayburt'ta iftar sonrası bir basın toplantısı gerçekleştirdi.

                Güncel konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Karabulut, "Kandildeki 'yılan' hükumete meydan okuyor. Yılan 'Bir hafta içerisinde adım atılmaz ise biz eylemlere geri başlayacağız diyor.' Yani resmen Türkiye Cumhuriyetini tehdit ediyor. Hükumetin bunu duymaması mümkün değil. Ama nedense bir ses yok. Birisi çıkıp da 'Sen kimsin? Sen bu büyük Türk Devletine nasıl meydan okuyorsun. Elinden geleni arkana koyma' diyemiyor. Bunun nedeni ise masada bir takım şeylerin konuşulması. Bir takım şeyler müzakere edilmiş. Şimdi karşı taraf bunları uygula diyor. Hükumet de diyor ki 'Sen bana vermiş olduğun sözleri yerine getirmedin. Çekilmedin. Çekilmeyi tamamlamadın. Dolayısıyla ben de sana verdiğim sözleri yerine getirmeyeceğim diyor.' Bunların ikisi de yanlış. Biz bunların ikisini de kabul etmiyoruz. Biz baştan beri masaya oturulmasını doğru bulmuyoruz. Nasıl oluyor da devlet kendisine 30 yıldır kan kusturmuş, her türlü zararı vermiş bir terör örgütü ile masaya oturabiliyor. Devlet kendi gücüyle bunu yok etmeliydi." şeklinde konuştu.

              Hükümetin çözüm süreci diye başlattığı sürecin, çözüm süreci değil, PKK ve onun siyasi uzantıları ile müzakere süreci olduğunu defalarca belirttiklerini kaydeden Karabulut, şöyle devam etti: "Bunun birinci, ikinci ve üçüncü aşamalarının olduğunu belirttik. PKK tarafından da bu doğrulandı. Mücadele sürecinden müzakere sürecine girdiklerini ifade ettiler. Ama hükümet bunu hiç kabul etmedi. Kesinlikle pazarlık yok, aşamalar yok, sadece çözüm var dediler. Onun da ne olduğunu kendileri de anlamadı ve anlatamadı. Ama en son hükümet sözcüleri ve bakanlardan duyduk ki bir müzakere sürecindeymişiz ve aşamalar varmış. PKK ve onun siyasi uzantıları birinci aşama tamamlandı, ikinci aşamaya geçildi derken, hükümet daha birinci aşamanın tamamlanmadığını söylemeye başladılar." diye konuştu.

              PKK'nın eylemlerine devam ettiğini vurgulayan Karabulut, şöyle devam etti: "PKK şu anda ne yapıyor? Eylemlerine devam ediyor. PKK'nın eylem yapması için illa karakol basması mı gerekir? Karakol basmıyorlar ama şu anda şantiye basıyorlar. Oradaki iş makinelerini yakıyorlar. Orada çalışanları kaçırıyorlar. Yol kesiyorlar. Daha önce Cizre'de yaptığını şimdi Diyarbakır'da yaptılar. Kendi güvenlik birimini oluşturup kimlik kontrolü yapıyorlar. Sanki özerk bir bölge varmış gibi, ayrı bir bölge gibi bütün bunları yerine getiriyorlar. Bizim Güneydoğu Anadolu Bölgemizde, Kuzey Kürdistan Konferansları yapılırken buna müsaade edenler, bunu yok sayanlar, bunu görmezden gelenler, bununla ilgili tek kelime yorum bile yapmayanların suskunluğunu neye bağlamak gerekir. Demek ki bazı şeyler konuşulmuş, anlaşılmış. Adam çıkıyor 'sen bana söz vermiştin, karakol yapmayacaktın. Sen bana söz vermiştin karakol, kalekol yapmayacaktın. Sen bana söz verdin Apo'nun şartlarını iyileştirecektin. Yardımcı vereceksin, sekreter vereceksin. Sen bana söz verdin koruculuk sistemini kaldıracaktın. Sen bana söz verdin Avrupa Birliği'nin yerel yönetimler şartını eksiksiz uygulayacaktın. Sen bana söz verdin bize karşı operasyonlar yapmayacaktın diyor. Bizimkiler ise ne diyor; 'Kusura bakmayın, yeni karakol yapmıyoruz, var olan karakolu tamir ediyoruz diyorlar.' Böyle zavallılık olmaz. Devlet karakol yaparken eşkıyadan mı izin alacak? Bu yol, yol değil. Bence hükümetin bu yoldan bir an önce dönmesi lazım. Çünkü bu yolun sonu direk Türkiye'yi bölmeye götürüyor. Bu süreç önce PKK'yı meşrulaştıracak, daha sonra siyasallaştıracak, sonra da devletleştirecek. Adamların yolu dümdüz. Önce Irak'ın kuzeyinde fiili bir devlet kurdular.

               Şu anda da Suriye'nin kuzeyinde özerklik ilan ediyorlar. Daha sonraki aşama Türkiye'nin kuzeyidir. İran'daki en küçük karışıklıkta da o bölgeyi alıp 4 bölgeli bir devlet oluşturacaklar. Başka hiçbir emelleri yok ve buraya dümdüz gidiyorlar. Bizlerin, vatandaşın gördüğünü, hükümet görmüyor mu? Neden sessiz ve suskunlar. Vatandaşa her şeyi açık bir şekilde anlatmıyorlar. Gelin bunları anlatın, çözüm sürecini şeffaflaştırın, bu ülkenin bekası her şeyden önemli."

     Yaptıkları çalışmalarla Büyük Birlik Partisi olarak bayağı yol ve mesafe kat ettiklerini ifade eden Karabulut, "Zira yaklaşık 15 ilçe ve 9 il gezdik. Bu ilçelerimizde ve illerimizde insanlarımız Büyük Birlik Partisi'ne ve hareketine güzel bir teveccüh ve iltifatlarını sunuyorlar" dedi.

          Büyük Birlik Partisi'nin kurucusu Muhsin Yazıcıoğlu'nun başlattığı 20 yıl önceki milli mutabakat arayışlarının etkili ve önemli olduğunu kaydeden Karabulut, şunları söyledi:

              "Doğru bir zamanda, doğru bir adreste yaptığının güzel anlamlarını görmekteyiz. Şöyle ki Muhsin Yazıcıoğlu Milliyetçi Çalışma Partisi'nden 1992 yılında ayrıldığında o zaman Milli Mutabakat Kurultayı yaptı. Milli Mutabakat Kurultayı ardından yapmış oldukları istişareler neticesinde de partileşme kararı aldılar. Kısa bir zaman içerisinde de güzel bir çalışmaya imza atarak Türkiye'nin tamamında teşkilatlandılar. Daha sonra da Büyük Birlik Partisi olarak seçimler ve siyasi arenada yerini aldı."

                     Karabulut, 20. kuruluş yıl dönümünü kutlayan Büyük Birlik Partisi'nin şu anda Türkiye'nin her kesiminde, her bölgesinde, illerinde ve ilçelerinde yerel seçimlere hazırlandığı gibi 2014 yılındaki olası genel seçimlere de hazırlanmaya devam ettiğini belirterek,

            "Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu, 2009 yılında şaibeli bir kaza neticesinde şehit olunca arkadaşlarıyla biz Büyük Birlik Partisi'nin tüzel kişiliği olarak bu dosyanın derinlemesine incelenmesini talep ettik"  diye konuştu.