Bayburt Üniversitesi kurumu BAKÜTAM tarafından organize edilen Bayburt’un düşman işgalinden kurtuluşunun 96. yıldönümü etkinlikleri kapsamında Emekli Albay Araştırmacı-Yazar Atilla Güler "Askeri Açıdan Kop Savunması" konulu konferans verdi.

Konferansta araştırmacı yazar Atilla Güler, Kopdağı ve Kaledere Tepe Muharebeleri, Çoruh Müfrezesi, 3. Mıntıka Komutanlığı, Rus Kafkas Ordusu’nun taarruzları, Rusya’daki İhtilal, bölgede yaşanan muharebeler, Kop ve 2.Plevne gibi Kop Savunması sırasında yaşanan olaylar ve sonrası hakkında bilgi verdi.

Kop Dağı Savunması’nın, Bayburt ili sınırları içerisindeki 2 bin 980 rakımlı Bahıtlı Dağ ile 2 bin 425 rakımlı Kop Dağı bölgesinde cereyan ettiğini belirten Güler, "Bölge Doğu Anadolu’nun kuzeyini Karadeniz’e bağlayan Erzurum-Trabzon karayolu üzerinde bulunmakta ve eski çağlardan beri doğu-batı ticaretinde önemli bir yere sahip olan tarihi İpek yolu bu bölgeden geçmektedir. Bölgenin en stratejik noktası ise Kop Geçidi’dir.

İsminden en çok söz edeceğimiz 5’inci Kolordu Komutanı Fevzi Çakmak Paşa bölge ile ilgili hatıratında; " Bölgenin önemini çok iyi bilen Rus Ordusu’nun ilk fırsatta Kop Geçidi’ne yöneleceği, Erzurum’u ele geçiren Rusların, burada güven içerisinde kalabilmeleri için Tercan ve Bayburt’u mutlaka ele geçirmeleri gerektiğini bundan sonraki hedeflerine ulaşabilmenin Gümüşhane-Kelkit-Erzincan hattını ele geçirmelerine bağlı olduğunu,  bu hattın en stratejik bölgesinin Bayburt olduğunu bilen Rusların, bu bölgeyi süratle işgal etmek için büyük gayret harcadıklarını beyan etmişlerdir" dedi.

Bayburt’u Plevne ile de karşılaştıran Güler, " Görülüyor ki Bayburt Kop Savunması; Rus ordusunun büyük kısmının dört ay kadar bir süre boyunca bu bölgede bağlanmasına sebep olmuştur. Bu ordularımızın taarruzi harekât yapmalarına imkân vermiştir. Nihayet tehlike baş gösterince Rus ordusunu hırpalayarak düzenli olarak çekilmiş, önemli düşman kuvvetlerini bu savunma hatları önünde tespit etmiştir. Şu halde, Bayburt savunması başarıya ulaşmış bir Plevne sayılmalıdır. Plevne ordusu, plan gereğince Orhaniye’ye çekilseydi, başarıya ulaşmış bir Bayburt harekâtı olurdu. Ahmet izzet Paşa’nın verdiği direktifte, ‘’düşmanı mümkün mertebe çok uzun süre tutmak ve tam zamanında çekilmek ‘’ emrediliyordu. Bu emir tamamıyla yerine getirilerek Mart 1916’dan Temmuz 1916 dönemine kadar dört ay devam eden muharebeler ile 2’ncı ordu Komutanlığı’nın toparlanmasına zaman kazandırılmıştır."diye konuştu.

Güler, sonuç olarak Kop Dağı Savunması’nın sıradan bir savunma olmadığını belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü:  " Kop Savunması, İncelendiği Zaman, Bunun Sıradan Bir Savunma Harekatı Olmadığı, Kafkas Cephesi’nin ve Dolayısıyla Osmanlı- Rus Harbi’nin Seyrini Değiştirecek Kadar Krıtik Muharebelerin Yaşandığı Önemli Bir Savunma Harekatı Olduğu Görülmüştür.

Erzurum’u Ele Geçiren Rusların, Burada Güven İçerisinde Kalabilmeleri İçin Tercan Ve Bayburt’u Mutlaka Ele Geçirmeleri Gerektiği, Bundan Sonraki Hedeflerine Ulaşabilmenin, Gümüşhane- Kelkit- Erzincan Hattını Ele Geçirmelerine Bağlı Olduğu,

 

Bu Hattın En Stratejik Mevkinin Bayburt Olduğunu Bilen Rusların, Bu Bölgeyi Süratle İşgal Etmek İçin Büyük Gayret Harcadıkları, Bayburt’u da Ele Geçirdikleri Takdirde Trabzon’a Ulaşacakları, Böylece Karadeniz Sahil Şeridine Hâkim Olarak, Stratejik Üstünlük Sağlamayı Hedefledikleri Görülmüştür.

Rus Kafkas Ordu Komutanı General Yüdeniç, Rus Ordusu’nun 15 Şubat 1916 Günü Erzurum’u İşgali Sonrası Yaptığı Konuşmada, ‘’Artık Karşılarında Türk Ordusu Diye Bir Kuvvetin Kalmadığını, Çar’ın Emri Gereğince, Haziran Ayında İstanbul Önlerinde Olacaklarını’’ ifade etmiştir.

Ancak Yüdeniç’in Bu Konuşmayı Gerçekten Bir Zafer Sarhoşluğu Psikolojisi İçerisinde Yaptığını, Öncelikle Türk’ü ve Onun Kahraman Ordusunu Gerçekten Tanımadığını, Tarihi Hiç İncelemediğini ve Ders de Almadığını, Ancak Dikkat Edilirse Doğru Bir Şey Yaparak Konuşmasında Belki de Haziran Ayını Söylerken Sene Olarak Hangi Yılın Haziran Ayının Belli Olmadığını, Aslında Yüdeniç’in Hedefine Ulaşmasında En Büyük Engelin; Kop Dağı Savunması Olduğu Yaşanan Muharebelerle Görülmüştür.

Şubat 1915 İle Şubat 1918 Döneminde Üç Yıl Süreyle, Bölgede Olağan Üstü Hava Ve Arazi Koşullarında Devam Eden Muharebelerde, Muharip Sayısı İle Silah Ve Teçhizat Yönünden Üstün Durumdaki Rus Ordusu’na Karşı, Az Sayıdaki Muharip Ve Silahla Olağanüstü Cesaret Ve Kararlılıkla Savunma Yapan Türk Ordusu’nun Kahraman Direnişi, Türk Tarihi’ne Altın Harflerle Yazılmıştır.

Türk Milleti Ve Onun Kahraman Ordusu’nun, ‘’Kop Dağı Savunması’’nı Hangi Koşullarda Yaptığının Bilinmesi, Muharebelerin Yazgısı Kadar Değerli ve Önemlidir.

Bölgede Cereyan Eden Bu Muharebeler, Olağanüstü Koşullarda ve Çok Büyük Özverilerle Yapılmıştır. Türk Birlikleri, Kendisinden Muharip Mevcudu İle Silah Ve Donatım Bakımından Üstün Rus Birlikleriyle Mücadelenin Yanında, Soğuk, Açlık, Salgın Hastalıklar, Ulaşım Zorlukları İle Haberleşme Yetersizliği Söz Konusu Muharebelerin Hangi Koşullarda Gerçekleştirildiğini Açıkça Ortaya Koymuştur.

Çanakkale Savaşları, Birinci Dünya Savaşı’nda İtilaf Devletlerinin Anadolu İle İlgili Hayallerine Ulaşmadaki Engeli Olmuştur.

Kop Dağı Savunması da, Doğuda Ruslar’ın Aynı Hayallere Ulaşmasındaki Engeldi. Her Ne Kadar Destansı Kop Dağı Savunması Sonucunda, Bayburt’un İşgaline Engel Olunamamışsa da, Rus Ordusu Bölgede Yaklaşık Dört Ay Süreyle Geciktirilmiş, İnsan, Silah Ve Malzeme Yönünden Ağır Kayıplara Uğratılmıştır.

Türk Tarihi’nde Yaşanmış Kanije, Plevne, Çanakkale Savunmaları Daha Önceden Hazırlanmış Mevzilerde Gerçekleştirilmiş Olmasına Karşın, Kop Dağı Savunması, Kahramanlık Destanları Yazılan Bu Savunma Harekâtlarından Farkı Olarak, Söz Konusu Bölgedeki Arazi Kesimlerinde Muharebeler Esnasında Hazırlanmış Mevzilerde Gerçekleştirilmiştir.

Kop Dağı Savunması, Rusların Sıcak Denizlere İnme Ve İstanbul İle Boğazlara Sahip Olma Tarihi Misyonu İle Ermenilerin, Bu Cephede Ruslarla İşbirliği Yaparak ‘’Büyük Ermenistan’’ Hayallerini Gerçekleştirmelerine de Engel Olmuştur.

Marcus T. Çiçero’nun ‘’Tarih, Geçen Zamanların Şahididir, Onun Gerçeklerini Aydınlatır, Anıları Meydana Çıkarır, Günlük Yaşamımıza Yol Gösterir Ve Eski Zamanlardan Bilinmeyen Olayları Anlatır.’’ İfadesinden Yola Çıkarak,

 

Kop Savunması, Gerçekten Doğu Anadolu’da 1916-1918 Yılları Arasında Yaşanan Olaylarla Onu Yaratan Kahramanların Şahiti Olmuş Ve İnanılması Zor Gerçekleri Aydınlatmıştır. Dolayısıyla, Türk Milleti’nin Tüm Bireyleri Olarak, Bu Kahramanlık Destanından Almamız Gereken Dersler Olmalıdır.

Kop Dağı Savunması’nın Ne Tarih Kitaplarında, Ne de yeterince İnternetin Web Sayfalarında Bu İnanılmaz Tarihi Olaydan Ve Kahraman İnsanlardan Söz Edilmediğini Üzülerek Belirtmek İstiyorum. 

Napolyon Bonapart’ın; ‘’Savaşırken Ölenleri Kahraman Yapan, Ölümleri Değil, Ölümlerinin Sebebidir.’’ İfadesinde Belirtildiği Gibi, Kop Dağı Savunması İle İlgili  Vatan Evlatları, Çetin Hava Ve Arazi Koşullarına, Açlık, Yokluğa Rağmen Göğüslerini Siper, Gerektiğinde Canlarını Feda Ederek, Vatan Topraklarını Savunmaya Çalışmışlardır.

Bugün, Kop Dağı’nda Adlarına Bir Anıtın Yükseldiği Vatan Evlatlarının Kahraman Olarak Anılmalarının Nedeni, Onların Kendilerine Teslim Edilen Kutsal Değerler Uğruna Gözlerini Kırpmadan Canlarını Feda Etmeleridir.

Dolayısıyla,  Bu Kahraman İnsanların, Neler Yaşadıklarını, Hangi Değerler Uğruna Bu Sıkıntılara Göğüs Gerdiklerini Ve Bu Mücadelelerin Yaşandığı Vatan Topraklarını, Bu Vatan Üzerinde Yaşayan Tüm İnsanlara Anlatmak, Onların Bizler İçin Neler Yaptıklarını Unutmamak Ve Unutturmamak,  Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Büyük Devletler Kuran Atalarımız, Büyük Ve Kapsamlı Uygarlıklara da Sahip Olmuştur. Bunu Aramak, İncelemek, Türklüğe ve Dünyaya Bildirmek Bizler İçin Bir Borçtur. Türk Çocuğu Ecdadını Tanıdıkça Daha Büyük İşler Yapmak İçin Kendinde Kuvvet Bulacaktır.” İfadesinden Yola Çıkarak, Bizler İçin Bir Görev Olarak Kabul Edilmelidir.

Kanlarıyla Suladıkları Anadolu Topraklarını Bizlere Emanet Ederek, Kop Dağı’nda Anıtlaşan Şehitlerimizi Şükran Ve Minnetle Yad Ediyor, Önlerinde Saygıyla Eğiliyor, Tanrıdan Rahmet Diliyorum. Ruhları Şad Olsun."

Konferans sonrası Atilla Güler, Vali Mükerrem Ünlüer’e “Şanlı Kop Savunması” isimli kitabını hediye etti.

Kurtuluş kutlamalarına katkılarından dolayı Araştırmacı Yazar Atilla Güler’e Vali Ünlüer, Belediye Başkanı Polat ve Rektör Coşkun tarafından plaket takdim edildi.