“ Çağ açıp, çağ kapayan Sultan Fatih; 1 Haziran 1453 Cuma günü çok kalabalık bir toplulukla Ayasofya’ya gelmiş, İlk Cuma hutbesini bizzat kendisi okumuş, namazı da hocası Akşemsettin Hazretleri kıldırmış, bahçesine güzel bir medrese yaptırmış ve çok uzun bir vasiyetname ile vakıf haline getirmiştir.

Fatih’in ünlü Ayasofya Vakfiyesinin bir bölümü aynen şöyledir: ”Bu sebeple bu vakfiyeyi kim değiştirirse, Allah’ın, Peygamberlerin, Meleklerin, bütün yöneticilerin ve dahî bütün Müslümanların ebediyen lâneti onun ve onların üzerine olsun, azapları hafiflemesin onların, haşr gününde yüzlerine bakılmasın, kim bunları işittikten sonra hâlâ bu değiştirme işine devam ederse, günahı onu değiştirene ait olacaktır. Allahın azabı onlaradır. Allah işitendir, bilendir.”

 

Ayasofya mutlaka camiye dönüşecek ve bu mahzun halinden kurtulacaktır. Bu hem Fatih Sultan Mehmet’in vakfiyesinin bir gereğidir, hem İstanbul’un fethinin bir gereğidir, hem milli iradenin tezahürünün bir gereğidir, hem de sınırlarımıza sahip olmamızın bir gereğidir. İstanbul İslam’ın baş şehridir. Sembol şehridir. Ayasofya Camii de İstanbul’un sembolüdür. Fethin sembolüdür. Mukaddes bir binadır. Müminlerin bir mabedidir. Biletle değil, abdestle girilmelidir. Turizmin değil, fethin sembolü olmalıdır.

 

Burası bir kilittir, mutlaka açılmalıdır. Açılan bu kapının millete vereceği moral, ümmete katacağı heyecan, hiçbir rakamla ve istatistik bilgiyle ölçülemez. Ayasofya'nın tekrar camiye dönüşmesi, bağımsızlık meselemizle de yakından alakalıdır. Bu hayra vesile olan, milletimizin gönlünde kalıcı bir yer edinecek, dualarla anılacaktır.

Yarının ne getireceğini bilemeyiz. Bugün için söylersek, şartlar uygun hale gelmiştir. Ayasofya artık millete kazandırılmadır.

 

1935’ten beri müze statüsündeki Ayasofya’nın ibadete açılması talebimizi yetkililerin dikkate almasını bekliyoruz. Bu konu siyaset ve partiler üstü bir meseledir. Her fikriyattan ve görüşten milyonlarca insan ittifak etmiş bu mekânın aslına rücu etmesi hususunda hayırlı haber beklemektedir. Bu çağrı Sultan Fatih’e vefa ve tarihsel hafızamıza önemli bir atıftır. Herkesi bu konuda duyarlı olmaya, sorumlu davranmaya davet ediyoruz.