Bayburt’un göç veren bir şehir olduğunu hatırlatan, buna rağmen bugüne kadar tek bir kare göçü anlatan fotoğraf görmediğini söyleyen Kaban, Bayburt’u Çoruh, kale ve tarihi yapılarından ibaret gören anlayışı eleştirerek, “Öyküsü büyük ve derin Bayburt’u anlatan fotoğraflar henüz çekilmedi” dedi.  

Bayburt Üniversitesi ve Bayburt Postası’nın düzenlediği etkinlikte Bayburt üzerine düşüncelerini de aktaran Kaban, yaklaşık 30 yıldır sürdürdüğü fotoğraf ve gazetecilik birikimini paylaştı.

2.5 saat süren söyleşi de Kaban, Türkiye fotoğraf anlayışını eleştirirken kendisinin de bu anlayıştan etkilendiğini belirterek, bu anlayış nezdinde yeni kuşak fotoğrafçıların da yanlış yönlendirildiğini ifade etti. 

Türk fotoğrafının özellikle Batı’dan ithal edilen anlayışlarla sürdürüldüğünü, kendi tarihsel, kültürel değerlerinden ve köklerinden beslenmediğini ifade eden Kaban, oryantalist ve biçimci bir anlayışla değerlerine yabancılaşan bir fotoğrafçı kuşağının boy verdiğini ve Türk fotoğrafının güzel fotoğraf anlayışından öte geçemediğini belirtti.

Kaban, uzun yıllardır doğduğu toprakları fotoğrafladığını ancak bir özne olarak ifade ettiği Bayburt’u anlatan sayılı fotoğraflar çekebildiğini, Bayburt’a dair gördüğü fotoğrafların ise bir kaba kayıt ve taslaktan ileri gidemediğini iddia etti. 

Bayburt’a dair çalışmalarından örnek verirken Kop Şehitliği’ni bir çok kez fotoğrafladığını, ancak çektiği fotoğrafların tek bir karesinin bile Kop Şehitliği’ni anlatmadığını düşünüp fotoğraflarını sildiğini söyleyen Kaban, “Oysa o anıt öyle fotoğraflanmalı ki, orada yaşananları, onun anlamını, ruhunu, acılarını ve destansı direnişini ifade edebilmeli” dedi. 

Söyleşide fotoğraf sergilerine de değinen Kaban, “Bir sergide sunulan fotoğrafların mutlak künyesi olması gerekir. Ve o künyede o fotoğrafın kaç kez basılacağını, kaçıncı baskı olduğunu ve diğer bilgilerin yer alması gerekir. Aksi halde söz konusu sergiler bir vitrin sergisinden ve popüler kaygıdan öteye geçemez” diye konuştu.

“Fotoğraf, hayatı tanımanın ve tanımlamanın bir aracıdır. Fotoğraf bir dildir, aynı zamanda çağın önemli iletişim araçlarındandır” ifadelerine yer veren Kaban, dünyadan gösterdiği örneklerle belgesel fotoğrafın önemini ısrarla vurguladı. Kaban, bir yaklaşım olarak belgesel fotoğrafı ile bir şeyleri değiştirmenin yaşadığımız dünyaya dair farklı bakış açıları geliştirmenin ve bir mesaj iletmenin mümkün olduğunu söyledi. 

“Fotoğraf yürekle çekilir”

Son bölümde katılımcılardan gelen fotoğrafları değerlendiren ve  soruları yanıtlayan Kaban, konuşmasını şu cümlelerle tamamladı:

“Fotoğrafta kesin kurallarla belirlenmiş bir kompozisyon yoktur. Fotoğraf yürekle çekilir. En başarılı fotoğraflar kişinin özgün düşüncesini yansıtan ve bir sözü, söylemi olan fotoğraflardır.”