Dünyanın en pahalı akaryakıtını, elektriğini tüketiyoruz.  Diğer ülkeler doğalgaz fiyatını indiriyor, bizim ülkemizde doğalgaza zam geliyor. Yapılan zamlar kur yükselmesi ile ekonomik ve sosyal bunalımlara bağlanıyor. Akaryakıttan % 66 vergi alınarak gelir elde edilirken, yıllık 8 milyar lira tutarında kaçak akaryakıt satılmasına engel olunamıyor. Kaçak çay ve sigara piyasada cirit atıyor.
Ülkemizde tüketilen doğalgazın tamamı ithal edilmektedir. Doğalgazı ithal ettiğimiz ülkeler vanayı kapattıklarında; elektrik üretimi ve ısınma işlemi yapılamaz. Doğalgaz çevrim santralleri en pahalı elektrik üretimi yapılan santraldir. En çok doğal gaz aldığımız Rusya; doğalgazı elektrik üretiminde kullanmıyor. Ülkemizde ise elektrik üretiminin % 55 doğalgaz santrallerinden sağlanıyor.  Doğalgazla elektrik üretimimiz sebebi ile dünyanın en pahalı elektriğini tüketiyoruz. Doğalgaz santrallerinin yapılmasını teşvik edenler, en temiz ve tamamen yerli elektrik üretim alanı olan HES karşı çıkıp, aleyhinde kampanya düzenliyorlar. Baraj yapmak, baraj inşaatının kontrolünü yapmak inşaat mühendislerinin en büyük hayalidir.

Ülkemizde kaçak elektrik konusuna çözüm getirilememiştir. Kaçak elektrik kullananın parasını, kullandığı elektriğin faturasını ödeyen vatandaşlar karşılamaktadır. Bu adaletsizlik ortadan kaldırılmamıştır. Ülkemizde kaçak elektrik kullanım oranı % 18 seviyesindedir. Dünyada kabul edilebilir kaçak elektrik oranı ise % 7 dir. En yoğun olarak doğu illerimizde kullanılan kaçak elektrik, ev ve işyerlerinde ısınma ile kuyulardan sulama suyu temin amacı ile kullanılmaktadır. Kaçak elektrik kullanım sırasında da fazla güç tüketmeye dayanamayan trafolar patlamakta, iletim hattı kabloları yanmaktadır.

TÜFE Yıllık olarak 10,4 olarak belirlenmesine rağmen, vahşi piyasa şartlarında mal ve hizmetler % 100 lere varan kazanç ile satılmakta, kimsede buna dur dememektedir. Bunun kanıtı vitrinlerde ve pazarlarda satılan malların, üreticinin satış rakamı ile buradaki etiketlere bakılarak görülebilir. Giyim mağazalarında vitrine ilan asıyorlar “ fiyatı yarıya indirdik” demek ki % 100 kazanç ile mal satıyorlar.

Gariban emekliye de verecekleri  % 5 zammı 2013 yılına sarkıtıyorlar. Devlet İhale Kurumunda da dönen dolaplar su yüzüne çıktı. Yapılan ihaleler ile “ bütçe nasıl tüketiliyor?” Buda merak konusu. Bir yanda % 5 zam öbür seneye sarksın, öbür tarafta ihalelerde milyarlar aksın! Tüyü bitmedik yetimin hakkına kim sahip çıkacak. Dolap aynı dolap, fark eden ne var?  Sadece iş başında bulunan kişiler.

Eğer DİE ( Devlet İstatistik Enstitüsü ) belirlenen enflasyon oranları resmi bir kriterse, maaşlara zam yapılırken bu esasa uyuluyorsa; hizmet sektörü ile üretim sektörü mallarında da fiyat artış oranı bu oranı geçmemeli. Asgari ücret 800.-TL iken, muayene ücreti 500.-TL olan doktor bulunmaktadır. Asgari ücretli hastalanırsa bu doktora nasıl gidecektir?

Raporu olan hastaya doktor ilaç yazıyor, ilaçları almak için eczaneye gidildiğinde ilaçlara % 25 fark ücret ödeniyor. Acil durumda bile sakın özel hastanelere, vakıf üniversite hastanesine gitmeyin. Tedavi ücretinin % 40 hastaya fatura edilmektedir. 

Vatandaş her açıdan sıkışmış durumda. Bir taraftan geçim sıkıntısı, diğer taraftan halledilmesi gereken diz boyu sorunlar var. Sorunu çözecek muhatap bulamıyorsunuz. Öyle bir sorunlar yumağı ki, hangi konuya el atsanız sorunlu durumda. Sorunları dile getiren bazıları da, sorunun çözümü için değil;  siyaseten ve istismar için sorunları dile getiriyor. Bu konu o kadar ileri gitmiş ki, ülkemizde yayınlanan gazetenin bazı sayfalarını satın alan dış güçler; o sayfada devamlı olarak kendi istediklerini haber olarak yayınlatıyor. Burada yayınlanan habere göre de yediğimiz tüm gıdalar sağlığa zararlı oluyor. Tavuk eti zararlı! Kırmızı et zararlı! İçtiğimiz su zararlı oluyor! Gündeme göre haber haline getirilen konular değişiyor. Sonrada hastalıklı diye tavukları itlaf ediyoruz, memleket kene istilasına uğruyor. Grip salgını var diyorlar, hastaneler grip aşısı olmak için insanlarla dolup taşıyor. Bu arada da bu aşıları stoklayanların stoklarını eritiyoruz. Başbakana soruyorlar-“ Sizde aşı olacakmısınız ?”  Başbakan cevap veriyor- “ Aşı olmayacağım.”  Sayın Başbakan bu aşı gereksizse ithaline niye izin verdiniz? Gerekli ise ( gerekli olmadığı sonra ortaya çıktı.) siz niye aşı olmadınız?

Ülkemizde problemler diz boyu. Geçim sıkıntısı ve israf almış başını gidiyor. Kimin eli kimin cebinde belli değil. İç sorunlarımız ayrı, dış sorunlarımız ayrı. Bir yiğit çıkıp ta bu sorunları alt edemiyor.

11. Yüz yılda yazılmış olan Kutadgu Bilig adlı eserde diyor ki:
“ Ey oğul. Dünya yaratıldı yaratılalı iyiler az, kötüler çok olmuştur. Sen iyilerden olasın.” İyiler hep az, kötüler çok! Dünyanın düzeneği bu işte. Keşke birisi çıksa da bu düzeneği değiştirse.