DOĞDUĞUMUZ TOPRAKLARA VEFA BORCUMUZ VAR

Esenler Belediye Başkan Yardımcısı Ahmet Temel
Sayın Başkanım öncelikle sizi tanıyabilirmiyiz?
Ben Bayburt’un Darıca(Danzut) köyünde 1961 yılında doğdum. İlkokulu köyümde, ortaokulu Artvin ilinin Arhavi ilçesinde okudum. Erzurum Atatürk Lisesi mezunuyum. Daha sonra Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesini bitirdim. İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesinde mastır yaptım. 1984 yılında yedek subay olarak İstanbul’a askere geldim. Askerden sonra 1987 yılında Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler müdürlüğünde mühendis olarak çalışmaya başladım. O zaman Park ve Bahçeler Müdürlüğünün bağlı olduğu Çevre koruma daire başkanlığının Daire Başkanı Muhterem ağabeyim Demirözü’lü Salih Zeki Tekin’di. Onun vesilesi ile Park ve bahçeler müdürlüğünde başlamıştım. Bu vesile ile kendisini şükranla anıyorum. Belediye Başkanı’da Bedrettin Dalan’dı. Park ve Bahçeler Müdürlüğünde 1988-2004 tarihleri arasında şeflik, müdür muavinliği ve müdürlük yaptım. İstanbul’un ağaçlandırılmasın da ve çevre düzenlemelerinde çok ciddi katkılarım oldu. Müdür olduğum dönemde ise, Birçok projenin yanında, Balta Limanında Japonlarla birlikte Japon Bahçesi, Zeytin Burnu ilçesinde Türk Bahçesi ve Şifalı bitkiler bahçesi gibi projeler yaptık. 1988-1990 arasında Haliç şefiydim. Haliç ve çevresinin düzenlenmesinde çalıştım. Kısaca özetlemem gerekirse bu gün İstanbul’un Silivri’den Tuzla’ya, Anadolu ve Rumeli kavağından Adalar’a kadar dikimine direk veya dolaylı sebep olduğum milyonlarca ağaç vardır. Hatta Bayburt ‘ta suya aşağı giderken, Yatılı Bölge okuluna gitmeden hemen solda yer alan ve Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın İsmini taşıyan Hatıra ormanının kurulmasına ve fidanlarının temin edilmesine katkılarımız olmuştu. Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Belediye Başkanlığı döneminde Müdür muavini idim. Kendileri ile ve o zaman iştirakler Daire Başkanı olan ve şimdiki Esenyurt Belediye Başkanı Sayın Necmi Kadıoğlu ile birlikte çok güzel çalışmalar yaptık. Ben gezmeyi çok severim. Allah bana dünyanın birçok ülkesini gezip görmeyi nasip etti. Avrupa’nın tamamı ile birlikte, uzak doğu ve orta doğuda birçok ülkeyi görme imkânını buldum. Ama yaz tatillerimi hep köyde rehberlik yaparak geçirdim. Babam 2003 yılına kadar köyde idi. Dolayısı ile her yaz köye gider, babamın rehberliğini yapardım. Çok iyi tırpan vurur, gobağ büker, kem ile bağ bağlarım. Çok öküz koştum. Sabanla çok tohum ektim, herk ettim, gem sürdüm. Velhasıl Bayburt’tan hiçbir zaman kopmadım. Yılda birkaç kez Bayburt’a giderim. Özellikle düğünlerde ve cenazelerde gitmeye çalışırım. Köyümden evliyim. 3 tane oğlum var.
Belediyedeki göreviniz ve çalışmalarınız hakkında bilgi verirmisiniz?
2004 yılında Esenler Belediyesi Başkan yardımcılığına başladım, halen devam ediyorum. 2004 yılında Esenler Belediye Başkanı Sayın Mehmet Öcalan’dı.5 Yıl beraber çalıştık. Bu süre içerisinde Sayın Mehmet Öcalan Bey kadar Bayburtlu olmayıp, Ama Bayburt’u bu kadar çok seven başka bir insan görmedim. 2 tane Başkan Yardımcısı Bayburtlu idi. Diğer Başkan Yardımcısı değerli hemşerimiz, dostum ve arkadaşım Bayrampaşa köyünden Tarık Uğur Tayfur idi. Şimdiki Belediye Başkanımız Sayın Mehmet Tevfik Göksu’nun da Bayburt’a karşı ciddi muhabbetinin olduğunu da burada belirtmeliyim. Esenler 500.000 nüfuslu bir ilçe. Bu 500.000 nüfus 10.000.000 m2 alanda yaşıyor. İstanbul’da 1 km2 de yaşayan insan sayısı 12.400 kişi. Bu rakam Esenlerde 65.000 kişi. Yani İstanbul nüfusunu en yoğun olduğu yer Esenler İlçesi. Binaenaleyh; Esenlerde hizmet üretmek fevkalade zordur. Ancak bütün olumsuz şartlara rağmen Ak Parti döneminde Belediye hizmetleri açısından, Merkezi hükümet kurulduğundan bu tarafa da merkezi hükümetin yapacağı hizmetler açısından tarih yazılıyor.
Bu dönemin sonunda Esenlerin çehresinin çok ciddi manada değişeceğini düşünüyorum.  Esenlerde şu anda 50.000 m2 alanı olan bir park yapıyoruz. Dört yol meydanında 20.000 m2 alanlı bir şehir meydanı inşa ediyoruz. Dört yol meydanında trafik yer altına alınıyor. Dönemin sonuna kadar daha hayata geçireceğimiz yüzlerce projemiz var. Dediğim gibi Esenlerin çehresi gerçekten değişecek.
İstanbul ‘da ki dernek faaliyetlerini nasıl buluyorsunuz. Yapılan faaliyetler yeterlimi?
İstanbul’daki dernek faaliyetlerini çok olumlu buluyorum, köy dernek faaliyetleri muhteşem. Hemşehrilerimizin mutluluklarını paylaştırarak çoğaltıyor, acılarını ise paylaştırarak azaltıyorlar. Kaynaşmaya vesile oluyorlar. Kültürümüzün kaybolmamasına, insanlarımızın bu kalabalık şehirde yok olmamasına sebep oluyorlar. Çok güzel hizmetlere vesile olan köy derneklerinin yanında, Sayın Abdurrahman Polattimur’un başkanlığında Bayburt Kültür ve Yardım Derneği adeta bir tarih yazıyor. Geçmişte sayın Av. Hayrettin Altuncu kardeşimizin zamanında, ondan öncede öyle idi. Çok güzel hizmetler yapıyorlar. Kıt imkânlarla ancak bu kadar olur. Gelecekte daha güzel hizmetler yapacaklarına inanıyorum. Özellikle yıllardan beri Belediyemizin stadında düzenledikleri Köler arası Futbol turnuvası muhteşem. Ben başta Bayburt Kültür ve Yardım Derneği Genel Başkanı Sayın Abdurrahman Polattimur olmak üzere bütün ekibini ve tüm köy derneklerinin yöneticilerini tebrik ediyor ve başarılarının devamını diliyorum.
İstanbul’da yaşayan bir bürokrat olarak Bayburt için neler yapıyorsunuz?
Öncelikle belirtmek isterim ki Bayburt için ne yapılsa azdır. Keşke Bayburt için Rabbim nasip etse e çok fazla şeyler yapabilsek. Çünkü o topraklara bizim vefa borcumuz var. Kişisel olarak ben Bayburt Eğitim ve Kültür vakfını kurucu üyelerindenim. Orada karşılığını Rabbimden Ahrette olmak üzere karınca kadarınca bir şeyler yapmaya çalışıyoruz.  Ancak Belediye olarak Bayburt’a gerek geçen dönem gerekse bu dönem çok büyük işler yaptık. Geçen dönem Demirözü belediyesine 1 adet çöp kamyonu, sünür Belediyesine 1 adet büyük çöp kamyonu, Gökçedere Belediyesine 1 adet iş makinesi hediye ettik. Ayrıca Belediyesinin sosyal tesisine maddi katkıda bulunduk. Ayrıca benim bir projem vardı. Bayburt’ta her haneye 2 ceviz fidanı projesi kapsamında suya aşağı köylere 28.000 adet Ceviz Fidanı dağıtılmasını sağladık. Bu ceviz Fidanı işinde Hemşehrimiz Sayın Mihmail Mangan Beyinde katkıları olmuştu. Fidanları Van’da satın almıştık. Nakliyesinde ve dağıtımında BAYBURT Belediyesinin katkıları olmuştu. Ayrıca bugün Bayburt’un merkezinde ve birçok köyündeki Camilerin önünde, üzerinde Esenler Belediyesi yazan birçok oturma bankı, çöp kutuları, çocuk oyun aletleri vardır.
Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Ayrıca Bayburt’a Sayın Mehmet Öcalan Başkanımız döneminde 25 metre yüksekliğinde bir Bayrak dikmiştik. Zannediyorum hala duruyor. Elimizden bu kadar geldi. Bayburt ve Bayburt insanı her şeyin en güzeline layıktır. İnşallah daha fazla işler yapma imkânı nasip olur. Yalnız bir hayalim var ve bunu Sayın Belediye Başkanlarımıza arz ediyorum. Bayburt’ta saat kulesinden karşıya Gukku sokağına geçen köprünün Mostar köprüsü tarzında değiştirilmiş halini göz önüne getiriyorum ve Bayburt’a çok yakışacağını düşünüyorum. Ayrıca Bayburt’unda Mostar şehri ile kardeş şehir olmasının Bayburt’a çok şey katacağını zannediyorum. İnşallah hariçten gazel okumamışızdır.
Bayburt vilayetimiz sürekli göç veriyor. Bu göçün önlenmesi için neler yapılmalı. Sizin bu konudaki görüşleriniz nelerdir?
Göç sadece Bayburt’un problemi değil. Sanayileşmekle birlikte göç bütün Dünyanın problemi olmuştur. Sanayileşmekle birlikte köyden şehre, özellikle sanayi tesislerinin bulunduğu şehirlere büyük göçler olmuştur. Yıllar önce İtalya’da köyde çok büyük bir tarım işletmesi sahibi ile konuşuyordum. O da çocuklarının ve gençlerin şehre göç ettiğini, köylerde çalışacak kimselerin kalmadığını söylemişti. Aynı bizim Bayburt ‘ta ki gibi. Yani tekrar ifade etmem gerekirse sanayileşme ile birlikte, Amerika, Avrupa’nın hemen hemen hepsinde şehirlere büyük göçler oldu. Bu bizde de böyle oldu. Bu önüne geçilemez bir durumdu. Avrupa sanayileşme dönemini 19. Yüzyılda tamamladı. Ülkemiz ise daha yeni sanayileşme dönemini yaşamaktadır.
Sanayileşmenin olması, göçün olmaması için bir bölgede hammadde, Pazara yakınlık, enerji, kalifiye teknik eleman olması lazım. Bayburt’ta bunlar olmadığı için, sanayileşme olmamış, sürekli göç olmuştur.
Ancak artık Dünya’da devir değişti. Artık insanlar, doğallığı, bozulmamış tabiatı ve yerel değerleri özlemektedir. Bunların en güzeli Bayburt’ta var. Birde ulaşım imkânlarının artması ile Dünya çok küçüldü. 15-20 yıl önceleri İstanbul’dan Bayburt’a 24 saatte gidilirken, bugün 3 saatte gidilebilmektedir. Bayburt Erzurum havaalanına 1 saat, Trabzon havaalanın 2 saat, Tren istasyonuna 45 dakika ve yine deniz limanına 2 saatlik mesafededir. Bence ulaşım açısından, bu durum Bayburt’ büyük üstünlük sağlamaktadır.
Bayburt insanı yüzyıllardan beri tarımla, hayvancılıkla uğraşmıştır. Dünyada tarımla kalkınmış hiçbir ülke yoktur. Onun için âcizane fikrim, Bayburt insanının şu üç şeyi öğrenmesi lazımdır.
1.      Üretim
2.      Ticaret.
3.      Turizm
Bayburt’un lusung köyünün girişinde taş çıkarılarak Çin’e ihraç edildiğini ve bunu bir Trabzonlunun yaptığını söylersem ne demek istediğim anlaşılır.
Ben Bayburt’a bundan sonra göçün son derece azalacağını ve Bayburt’un göç almaya başlayacağını düşünüyorum. Çünkü Dünya Çok değişti ve küçüldü. Üretim imkânları gerek teşviklerle, gerekse ekonomik olmayan değerlerin ekonomiklik kazanmasıyla arttı. Bayburt bir Selçuklu şehri olmasına rağmen bugüne kadar Turizmden hiç istifade edememiştir. Gelecekte, gerek Kültür turizminin, gerekse dağ turizminin Bayburt ‘ta çok gelişeceğini düşünüyorum.
İstanbul’da ki Bayburtlu bürokratlarımız ve derneklerimiz ve çalışmalarının yeteri kadar duyurabiliyor mu?
Bence bu konuda daha çok çaba sarf etmek gerekir. Çünkü hemşehrilerimizin, derneklerin ve birçok bürokratın birbirini tanımadığını görüyorum. Bence tanışmak, kaynaşmak sürekli diyalog halinde olmak lazımdır. Sonuç olarak diyalog, diyalog, diyalog diyorum. Sizin vesilenizle bütün Ahrete intikal etmiş ve halen, mazi kıtasına geçmek için halen dünyada olan ve kıyamete kadar gelecek olan bütün hemşehrilerimizi rahmetle, saygıyla ve muhabbetle selamlıyorum.