YÖRESEL KALKLINMA PLANLARI HAZIRLANMALIDIR.

Bayburt Saadet Partisi İlçe Başkanı Süphi Kılbaş
Ali SEVER
Sayın başkanım kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
Çok kısa bir şekilde özetlememiz gerekirse; 1957 yılında Bayburt’ta doğdum. İlk, orta ve lise tahsilimi Bayburt’ta tamamladım. Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Yüksekokulundan mezun oldum. Uzun bir süre Kur’an kursu öğretmenliği yaptım. Milli Gençlik Vakfı ( MGV ) Bayburt Şubesi Kurucu Başkanlığı, Milli Türk Talebe Birliği ( MTTB ) yöneticiliği gibi hizmetlerde yer aldım. 2008 yılında yapılan il kongremizde arkadaşlarımızın teveccühüyle il başkanlığı görevini üstlendim.
8 yıllık AKP iktidarını nasıl değerlendiriyorsunuz, kısaca anlatır mısınız?
Bilindiği gibi AKP 8 yıldır iktidarda yer almaktadır. Hem de nasıl bir iktidar; rahmetli Menderes ve rahmetli Özal’dan sonra, hatta onlara bile nasip olmayan bir oy desteği ile seçilmiş olan bir iktidar. Oy desteğinin yanı sıra, müthiş bir halk desteğini de arkasına almış ender iktidarlardan.
            28 Şubat döneminde ve sonrasında milletimizin kahir ekseriyetinin dinine, inancına, yaşantısına, düşüncelerine, eğitimine ve daha birçok alanına müdahale edilmiş; insanlar fişlenmiş ve birçok baskılara maruz kalmıştır. Bir siyasetçinin “Siyasi hayatıma bile mal olsa 8 Yıllık Kesintisiz Eğitimi mutlaka çıkartacağım” deyip çıkartması ve bir yerlere gidip “ Size büyük bir müjde getirdim” ifadeleriyle halka duyurması; Kur’an kurslarına gidiş için 12 yaş sınırının getirilmesi, İmam Hatip Liselerimizin atıl hale getirilmesi, kızlarımızın başörtüleriyle üniversitelere girişinin engellenmesi vb. onlarca manevi baskının ve bunun yanında, ülkemizin para babalarının bile “Servetimin yarısını krizde kaybettim” dediği akıl almaz bir iktisadi kriz. Özet olarak, dönemim başbakanı rahmetli Ecevit’in önüne atılan kasa  ile sembolleşmiş bir Türkiye manzarası. Sonuç olarak ta tüm bu gelişmelerden patlama noktasına gelmiş olan bir halk.
            Tüm bunları aklının bir köşesine yerleştirmiş olan bir millet tabiri caizse yana döne milli görüşü arıyordu. Fazilet Partisinin parçalanmasıyla ortaya çıkan AKP mensupları; köy köy, mahalle mahalle gezerek insanlarımızı kandırarak “Biz de Milli Görüşçüyüz, bizi Erbakan Hoca kurdu, biz Erbakan Hocayı Cumhurbaşkanı yapacağız” dedi. Zaten patlama noktasına gelen halk ben Milli Görüş istiyorum dedi ve Milli Görüşçü sandığı AKP yi muazzam bir destekle iki kez iktidara taşıdı.
            Ama ne yazık ki geldiğimiz noktada halkımızın hiçbir beklentisine cevap veremeyen bir AKP yönetimi karşımıza çıktı. 8 yıldır Kuran Kursu sorunu devam ediyor, İmam Hatip Liseleri halen atıl durumda, başörtülü kızlarımız üniversite kapıları önünde göz yaşı dökmekte, 8 yıllık eğitim halen devam etmekte. Halbuki halkımız beklerdi ki; sayın başbakan da halkın karşısına çıksın “ Siyasi hayatıma mal olsa da bu sorunları halledeceğim” diyebilsin.
            Tüm bu manevi buhranlarda bir adım öteye geçemeyen AKP iktidarı acaba maddi sıkıntıları giderebildi mi, buna da olumlu bir cevap verebilmemiz mümkün değil. Sadece bir iki konuyla konuyu aydınlatmamız gerekirse: Memur, işçi, çiftçi, köylü, emekli aradan geçen 8 yıl sonrasında refahtan pay alamamış, IMF reçeteleri ile daha da ezilmiştir. Bu dönem de memura ve işçiye 0 zam verilmesi bile düşünülmüştür. 2002 dönemimde 210 milyar dolar olan iç ve dış borcumuz bugün 500 milyar dolar seviyelerine gelmiştir. Ülkenin milli kurumları özelleştirme adı altında yok pahasına elden çıkarılmıştır. 8 yılda yapılmış olan bütün özelleştirmelerden elde edilen kazanç 50 milyar dolarken, bu yıl ödeyecek olduğumuz iç borç “faizi” 56 milyar dolardır. Yani 8 yıldır ballandıra ballandıra yapmış olduğumuz özelleştirmelerden elde edilen kazanç, bir yıllık iç borç faizini ödemeye ancak yetmiştir. Sonuçta da elimizde milli olan hiçbir kuruluşumuz kalmamıştır. Bütün gelirlerin %70 ini yaklaşık 16 bin aile, geriye kalan kısmını ise 70 milyon insan kullanmaya mahkum edilmiştir. Belki de hükümetin artış sağladığı tek konu; 8-10 kişi olan “Dolar Milyarderi” sayısını 40’a çıkarmış olmasıdır. Tüm bu göstergeler AKP hükümetinin halka mı yoksa başka birilerine mi hizmet ettiğinin göstergeleridir.
Başkanım sizler çok sıklıkla esnafı ve halkı ziyaret ediyorsunuz. Yapmış olduğunuz bu ziyaretler neticesinde Bayburt’un ekonomik tablosuna yönelik hangi tespitleriniz oldu?
Öncelikle şunu hemen belirtmeliyim ki; 8 yıl öncesine göre daha da zenginleştik, daha da huzurluyuz, refah içerisindeyiz diyen hiçbir kardeşimize rastlamadık. Aslında Türkiye’mizin genel tablosu da budur. Biraz önce de söylemiştik; yoğurdun kaymağını yiyen 16 bin civarında rantiyeci aile dışında bu soruya olumlu yanıt verebilecek hiç kimse yoktur. Genel ekonomik tablo insanların belini zaten kırmışken; Bayburt’umuzun kendine has sorunları bu tabloyu daha da vahim hale getirmiştir.
Bayburt’umuz, şahıs ve devlet yatırımlarının belki de en az olduğu bölgemizdir. Özel iştirakçiler; hammadde sıkıntısı, ulaşım sıkıntısı, pazarlama alanlarının darlığı gibi sorunlar yüzünden çok fazla yatırım yapma isteğinde değillerdir. Tüm bunlar sonucu ilimizden yoğun şekilde göçler yaşanmaktadır. İnsanımız umutsuzdur. Yarınına güvenle bakamamaktadır. Bu nedenledir ki; yatırımların ivedi bir şekilde devlet eliyle ilimize yapılması gerekmektedir. Yörenin can damarı olan hayvancılık desteklenmeli, üniversite üniteleri harekete geçirilmeli ve yöresel kalkınma planları hazırlanmalıdır. İlimizde vergi oranları gözden geçirilmeli, 5 veya 10 sene ilimiz vergiden muaf tutulmalı ya da vergiler çok cüzi bir miktara çekilmelidir. Bunlar yapılmadığı takdirde halkımızın umutsuzluğu her geçen gün katlanarak artacak ve muhakkak sandıkta bunların hesabını soracaktır. Bayburt halkımız severken de döverken de ne yapacağını çok çok iyi bilmektedir.
Bayburt milletvekilleri, ilin kalkınması için sizce gerekli çalışmaları yapıyorlar mı? Bu konuda neler düşünüyorsunuz?
Öncelikle şunu samimiyetle ifade etmemiz gerekir ki bizler milletvekillerimiz arasında kesinlikle bir parti ayrımı yapmayız, ilimize katkı sağlayan, gelişmesine öncülük eden herkese yoğun bir muhabbet besleriz. Özetle, kimseye karşı bir ön yargımız yoktur.
            Milletvekillerimizin performanslarını değerlendirirken önce özellikle bir hususu belirtmemiz gerekmektedir. Fetani BATTAL ve Ülkü GÜNEY iki milletvekilimizdir. Ama üzülerek müşahede etmekteyiz ki; bizim içimizden çıkmış olan, hayatı mücadeleyle geçmiş olan Fetani BATTAL kardeşimizin herhangi bir mücadelesine, projesine, hatta meclis çatısı altında ilimizle ilgili bir faaliyetine şahit olamadık. Bu durum da açık söylemek gerekirse bizi derinden üzmektedir.
            Ülkü beye gelince; kendisi 20 yıla yakındır vekilliğimizi yapmaktadır. Halkımızın hastalarıyla yakından ilgilenmesini, onlara çeşitli konularda yardımcı olmasını, ki bu konuda kendisine teşekkür ediyoruz, bir kenara bırakırsak ilimizin kalkınmasına yönelik, göçün engellenmesine yönelik, işsizlik sorununa yönelik, yoksulluk sorununa yönelik elle tutulur gözle görülür bir icraatını şuana kadar göremedik. Meclis kürsüsünden ilimizin sorunlarını dile getiren, çözüm yolları arayan bir konuşmasına şahit olamadık. Meclis kürsüsünde onu en son gördüğümüz sahne ise, “8 Yıllık Kesintisiz Eğitim” konusunda Refah Partisi sıralarına dönerek hararetli hararetli yapmış olduğu savunma olmuştur
            Ülkü beyle adı anılan tek yatırım Devlet Hastanemizdir; ama gelin görün ki ona da MHP’li arkadaşlarımız sahip çıkmakta ve kendilerinin gayretiyle yapıldığını dile getirmektedirler. Kısaca söylemek gerekirse Ülkü beyin ilimize tek kazandırdığı; kimin yaptırdığı tam olarak bilinmeyen Devlet Hastanesidir.
Bayburt Belediyesi’nin hizmetlerini yeterli görüyor musunuz?
Bayburt’ta belediyecilik denildiğinde herhalde %90’ımızın aklına Refah Partisi belediyeciliği gelmektedir. Bu dönemde görev yapmış olan arkadaşlarımız, büyük bir özveri ile, ibadet aşkı ile çalışarak Bayburt tarihinde görülmemiş hizmetlere imza atmışlar; Bayburt’umuzun çehresini değiştirmişlerdir. Tekrardan bu kardeşlerimize şükranlarımızı sunuyoruz. Ama ifade etmek gerekir ki o dönemden sonra yönetime gelen arkadaşlarımız bırakın bu hizmetleri geliştirmeyi; mevcut yapıyı dahi koruyamamışlardır.
            Şuan ki başkanımızı yeni sayılır. Hakkında iyi veya kötü fikir belirtmemiz çok doğru olmaz. Fakat halkımıza nefes aldıracak, yaralarına mehlem olacak, ana meselelerle ilgi mevcut bir uygulamalarının olmadığını söylersek herhalde haksızlık etmiş olmayız. Umarız ilimiz için değerli projelere imza atabilirler. 
Evet. Parti olarak sık sık köy gezilerimiz oluyor. İnsanlarımızla bire bir görüşmelerimiz oluyor. Aslında “Merkezde durum ne ki köylerde ne olsun” desek herhalde konuyu özetlemiş oluruz.
            Köylerimizde büyük ve küçükbaş hayvancılık neredeyse bitme seviyesine geldi. Bu yetmiyormuş gibi insanlarımız artık tarlalarını ekemiyorlar. Az kazandıkları için değil; ekerlerse zarar ettikleri için. Ürünlere uygulanan IMF kotaları, tohum ıslahının yapılamamış olması, sulama imkânlarının kıtlığı, gübre desteklemelerinin yetersizliği gibi onlarca sorun yüzünden çiftçimiz tarlasını ekemez hale gelmiştir. Köylerimizin; yol, su, elektrik, kanalizasyon gibi yığınlarca problemi de işin cabasıdır. Bu da doğal olarak arazisini işletemeyen ve hayatını idame ettiremeyen insanımızın göçüne sebep olmaktadır.
            Bu noktada acilen bir “Köy Kalkınma Planı” hazırlanmalı, önümüzdeki 5 veya 10 yıl için köylerimizin ıslahına yönelik projeler hayata geçirilmelidir. Boş tarlalar değil o tarlalarda yapılan üretim desteklenmelidir. Gübre, tohum ve su destekleri sağlanmalıdır.
Sahip olduğunuz belde belediyelerinin durumu nedir? Merkezden gerekli desteği alabilmekteler mi? İktidar, belediyelere adil bir şekilde davranmakta mıdır?
İktidarın belediyelerimize karşı tavırlarını değerlendirmek için biraz erken olduğuna inanıyoruz. Bildiğiniz gibi belediyelerin İller Bankası’ndan bir gelirleri var. Bunun yanında kendi ürettikleri imkanları var. İktidarın belediyelere karşı olan tavrı; hazırlanan projelerin onaylanması ile ilgilidir şimdiye kadar böyle bir sorun bize yansımadı ve umarız yansımaz da.
            Bunun ötesinde biz Milli Görüşçüyüz. Muhterem liderimiz Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN’IN tabiriyle “ Ben Milli Görüşçüyüm dediğiniz zaman işin yarısını halletmiş olursunuz.” Belediyelerimiz de bu inançla çalışmalarını devam ettirmekteler ve tabiri caizse tekeden süt çıkartmaktadırlar.
            Biz, şuan ki iktidar gibi bahaneler üretmeyiz, “ne yapalım ki yaptırmıyorlar” diye sızlanmayız, “biraz daha bekleyin yapacağız” diye boş umutlar pompalamayız işin başına geçeriz ve işi başarırız. Özetle söylemek gerekirse “ Zoru başarırız; imkânsızda zorlanırız” Tabi biz bu sözleri hamaset olsun diye, laf kalabalığı olsun diye söylemiyoruz. Bizim belediyecilikte yazmış olduğumuz destanlar halen halkımızın hafızasında tazeliğini korumaktadır.
            Bu kardeşlerimiz de bu aşkla ve azimle işe koyulmuşlar ve kısa bir sürede halkımızın takdirini kazanan çalışmalara imza atmışlardır. Üç beş tane örnek vermemiz gerekirse.
            Konursu Beldesinde; yıllardır akmayan çeşmeler akar hale getirilmiş, su şebekesi yenilenmiş, 1200 m civarı kanalizasyon hattı döşenmiş, 6000 civarında ağaç dikimi gerçekleştirilmiş, 70 yolcu kapasiteli 2005 model otobüs beldemiz halkının hizmetine sunulmuş, belediye fidanlığından elde edilen ağaçlar satılmış ve belediye kasasına 126.000 TL kazandırılmış, 35 ihtiyaçlı vatandaşımıza 2’şer ton yakacak yardımı belediyemiz imkânları ile yapılmış ve daha sayamadığımız birçok hizmet, halkımızın istifadesine sunulmuştur.
            Gökçedere Beldesinde; eldeki çok çok kıt imkânlara rağmen; belde içerisinde bozuk olan yollarımız onarılmış, meydandaki kötü görüntü ortadan kaldırılarak geniş bir meydan oluşturulmuş, bir türlü hizmete sokulamayan Köy Konağı faaliyete geçirilmiş, 3000 adet ağaç dikimi yapılmış, hayvan pazarı beldemize kazandırılmış, 1 adet toplu taşıma aracı belediyemize kazandırılmış, Gökçedere Gölet’inin yanına lokanta ve çeşme yapılarak halkımızın hizmetine sunulmuş, 1.063 metre kare arsa belediyemize kazandırılmıştır.
            Tüm bu veriler herhalde milli Görüş belediyeciliğinin ne demek olduğunu gözler önüne sermektedir.
Sayın başkanım, son olarak şunu sormak istiyorum. “NEDEN MİLLİ GÖRÜŞ”?
Sanırım mülakatımızın en zor ve en güzel sorusu bu oldu. Bu sorunuza tam olarak, teferruatıyla bir cevap vermemiz gerekirse herhalde onlarca sayfa söz söylemeliyiz. Ama isterseniz ben maddeler halinde size cevabı arz edeyim.
·         Milli Görüş: “Kökü Medine’ye dayanan bir medeniyet projesi” olduğu için Saadet Partiliyim.
·         Milli Görüş: Malazgirt’te Sultan Alparslan’a kefen giydiren görüşün adı olduğu için Saadet Partiliyim.
·         Milli Görüş: Sultan Fatih’e gemileri karadan yürüttüren görüşün adı olduğu için Saadet Partiliyim.
·         Milli Görüş: Ebu Eyyûb el-Ensari Hazretlerini, 90 yaşında İstanbul surlarının önüne getiren görüşün adı olduğu için Saadet Partiliyim.
·         Milli Görüş: Âlem-i İslam’a ve tüm dünyaya kurtuluş reçetesi sunan görüşün adı olduğu için Saadet Partiliyim.
EVET, MİLLİ GÖRÜŞÜN TEK VE GERÇEK ADRESİ OLDUĞU İÇİN SAADET PARTİLİYİM
                 Mülakatımız takip eden tüm kardeşlerime en derin saygı sevgilerimi sunuyorum. Allah’ın rahmeti, bereketi, mağfireti hepimizin ve bütün inananların üzerine olsun. Esselamü aleyküm.