Hafta içinde takımlarımızın Avrupa maçları vardı. Yazımızın sonunda söyleyeceğimizi başında dillendirelim; “Süper Lig’de takımlarımızın performansına bakıldığında, skor olarak Galatasaray ve Trabzon beklenenin üzerinde bir efor sergilediler….” 
Futbolumuzun bugün ve yarınının sadece saha içi sonuçlarla sınırlı olmadığına herkes emin olmalı. Buna en bariz örnek Trabzonspor... Ligde yaşanan başarısızlığa rağmen, ara transfer döneminde sessiz kalınması...
Takım Avrupa’da yoluna devam ediyor. Teknik Direktörü (Mustafa Akçay) gemiyi terk etmek zorunda kalıyor! Ne Juventus’un Trabzon’da sergilediği futbol, ne de Bordo-Mavili ekibin ortaya koyduğu oyun, sürpriz sayılmamalı.
Sahi beklentimiz neydi! Bir önceki yazımızda görülmesi gereken gerçeklere, maç hakkında ortaya koyduğumuz ‘tur hayali’ başlıklı yazımızda değinmiştik. Düşünce bazında ‘dilerim yanılan biz oluruz’ demiştik ama gerçeklerden kaçmanın da oldukça güç olduğuna şahit olduk…
 Haklı çıkmak istemediğimiz konudaki gerçeklerin soğuk yüzü ile bir kez daha karşı karşıyaydık. İtalya’daki maçta ikinci golü kalemizde görmemiz, her defasında olduğu gibi kurtarışlarıyla Onur’un bir kez daha yıldızlaşması... İkinci maçta ‘aman kalemizde erken golü bulmayalım’ dedik ama nafile... Aksi bir durumun olması da mümkün değildi zaten. Beklemiyorduk da... Eldeki malzeme belliydi. ‘Ne kadar köfte, o kadar ekmek’ sözü ne kadar yerinde bir söylem olur, değil mi!
Sonuç itibariyle rövanş maçında erken kaydedilen goller, tüm hesapları aldı götürdü. Tur gittikten sonra, maçla ilgili teknik analizin bu saatten sonra bir önemi var mı, bilmiyorum?.. Sadece şunu tekrarlamakta sakınca görmüyorum. Bir maçta kalecinizin yıldızlaştığından söz ediyor, gol atmak gibi yaklaşımına yabancı kalıyorsanız!...
Gönlümüzün ne istediğinizi sizle paylaşalım. Bu takımın yönetimi, ‘Maç gol atılarak kazanılır’ gerçeğini göz ardı ederek hareket etti... Takım olarak büyük düşünebilirsiniz ama hedefe giden yolda sağlam adım atmazsanız, sizin ne düşündüğünüz hiçbir önem taşımaz  
Burak Yılmaz ve Umut Bulut’un gitmiş, kaleci Tolga Zengin takımdan ayrılmıştı... Geriye ne kaldı; kaleci Onur ve ağırlıklı olarak yabancı oyuncular... Kadroda zorunlu olarak her ülkeden oyuncu var maşallah. Dünyanın dört bir yanından futbolcunun yer aldığı tam bir ‘barış takımı’ gibi Trabzonspor…
Juventus karşısında gol atmamız gerekiyor... İlk maçın skor dezavantajını ortadan kaldırmak için rakip fileleri havalandırmak gerekiyor ama bakıyorsunuz, gole yakın Henrique ve Emre Güral gibi isimler sahada yok... Sahaya sürdüğü oyuncu bakımından ‘çiçeği burnunda’ Teknik Direktör Hami mandıralı ne düşünmüş olabilir? Mevsim değişiklikleri hocanın düşüncesine olumsuz yansımış olabilir mi dersiniz! Sahada oyun dizilişine bakıldığında inanın ben bir mana veremedim...
Madem futbolculardan bahsettik o isimlerin arasına Malouda’yı da katalım... Bordo-Mavili kulübün başarısı için uzun yıllar ter akıtmış Ali Kemal Denizli, Juventus karşılaşmasını kaleme aldığı yazısında Malouda’ya gönderme yapmış; ‘Malouda, Fransız yıldız olarak geldi, Fransız yıldız olarak kalması ve geçmişine ihanet etmemesi için bavulunu toplamasına yardımcı olurum…’
Evet, Avrupa arenasında 14 maç yenilmeyen Trabzon’un vedası ‘hüzünlü’, bir o kadar da ‘derslerle’ dolu desek sanırım abartmış olmayız...
Trabzon gibi, Galatasaray’ın da uluslararası arenada sergiledikleri oyundan, sadece takımlarımız değil ülke futbolunu yöneten Federasyon’un da ders çıkarması gerekecek. 
İkinci topun oyunda olduğu sırada Burak Yılmaz’ın Galatasaray adına attığı golün neden iptal edildiğini gördükten sonra, ‘test konusu’ ve ‘verilen mesaj’ konusu sanırım anlaşılmıştır...