Türkiye’deki taşeronlar daha ileri gitmişler, İslam coğrafyasının bölünmesi ve yok edilmesi projesinde Eş başkanlık görevi üstlenmişlerdir.

Büyük Ortadoğu Projesi’nin kapsam ve hedefindeki ülkeler birer birer kağıttan kaleler gibi devrilmiş, yönetimler el değiştirmiş, devletler bölünmeye başlamıştır.

Sözüm ona otoriter rejimler ıslah edilecek, özgürlük talepleri cevap bulacak, barış ve istikrar tohumları her yere ekilecektir.

Tabii olarak, BOP’un Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki totaliter yönetimlerden işe başlaması, hızla sınırlarımıza kadar dayanması şaşırtıcı görülmemelidir.

Nihayetinde hedef Türkiye ve Türk milletidir.

İşte bu kanlı ve insanlık dışı yeni sömürgeciliğin senaristi ABD, Eşbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, paralı lejyonerleri de AKP, PKK, BDP ve teröristbaşından ibaret olmuştur.

Suriye’deki rejimin direnç göstermesi, arzulanan dönüşümün şimdilik engellerle karşılaşması BOP’un hedeflerinde herhangi bir değişiklik veya düzeltme yapmamıştır.

BOP’un en önemli amaçlarından biri bağımsız Kürdistan’ı kurmak, bu kapsamda haritaların yeniden çizilmesini sağlamaktır.

Ve görüldüğü kadarıyla, komşu coğrafyaları Arap Baharı ateşiyle yakan bu plan, ülkemize de PKK baharı olarak sirayet etmiş durumdadır.

Küresel projeler doğrultusunda; Türkiye önce demokratik özerklik, arkasından iki dilli ortak kurucu halkın olduğu bir devlet, ardından federal devlet ve daha sonra da birleşik Kürdistan fikrinin somutlaşacağı bir batağa doğru hızla gitmektedir.

İmralı canisi ve Başbakan küresel rol paylaşımı içerisinde birbirlerine yaklaştırılmış ve tümüyle müşterek bir lisan ve kötü bir niyetin etrafında bir araya getirilmişlerdir.

Açıkça söylemek lazımdır ki, küresel kanlı proje Türkiye’ye çözüm süreci ve barış propagandası adı altında sıçramıştır.

Şam yönetiminin düşmesi için küresel gücün adımlarını hızlandırması, bu ülkenin kuzeyinde PYD ile rejim güçlerinin cebelleşmesi malum ve makus son hakkında hepimize bir fikir vermektedir.

Anlaşıldığı kadarıyla, Irak’tan sonra Suriye’de de yeni bir peşmerge idaresinin kurulması an meselesidir ve AKP buna çanak tutmakta, zımnen destek vermektedir.

Bağımsız Kürdistan’ın kuzey ayağı olgunlaştırılmaktadır.

İmralı canisinin, devletsiz ve dört parçalı “Kürt Demokratik Konfedaralizm” önerisiyle, Başbakan’ın eyalet yönetimi teklifi buna yönelik tehlikeli bir hamledir.

Ayrıca son bir ay içinde ABD Dışişleri Bakanı’nın iki defa gerçekleştirdiği Türkiye ziyaretinin, doğal olarak iç ve dış gelişmelerle yakından bağ ve bağlantısı olduğu şüphesizdir.

ABD’li bakanın üstüne vazifeymiş gibi, “Türk hükümetinin şiddeti barışçı yollarla sona erdirme çalışmasını alkışlıyoruz ve hayranlık duyuyoruz” ifadesi manidardır. 

Şu çelişkiye bakınız ki, Müslüman coğrafyasını şiddet, vahşet ve harabeye çeviren bir ülkenin bakanı, barışı alkışlamaktadır.

Şu cürete bakınız ki, Irak’ta, Afganistan’da milyonlarca masumu katleden, tecavüz eden, yetim bırakan bir ülkenin bakanı, bize sözde insanlık dersi verir bir hale gelmiştir.

Üstelik bu bakan, Anıtkabir Özel Defteri’ne “Türkiye vatandaşları” tabirini yazarak, Türk milletini yok farz etmiş, AKP’nin kimin izinden ve yolundan gittiğini de yeniden açık etmiştir.

Bize göre, ABD’li Dışişleri Bakanı, önce yıktıkları, yaktıkları, öldürdükleri, yok ettikleri, kıydıkları milyonların hesabını vermeli, kaderiyle oynadıkları ülkeler için özürler dilemeli ve arkasından da binlerce kilometreden, ordularıyla niçin geldiklerini izah etmelidir.

Tüm bu gelişmeler AKP’nin çözüm ve barış sözlerinin küresel ve bölgesel projelerin bir parçası olduğunu kanıtlamıştır.

Ve PKK baharı AKP’yle birlikte yaşanmaya başlamış, Türkiye çok tehlikeli bir sürecin içine kıstırılmıştır.

Bu vahim sürecin sonuç alması halinde; ortada ne üniter devlet, ne milli devlet, ne Türk milleti kavramı ve birliği kalacak, Türkiye Cumhuriyeti bütünüyle çökecektir.

Taşeronların, PKK’nın, BDP’nin, küresel zorbalığın ve İmralı canisinin tam da isteği budur.

Milliyetçi Hareket olduğu sürece, buna güçleri yetmeyecek, hain gözünü açamayacak, taşeronlar soluk alamayacak, kanlı emeller Türk milletine zarar veremeyecektir.

Nitekim AKP-PKK arasında tesis edilen ve Türk milletinin bölünmesini amaçlayan kirli ve karanlık işbirliğinin tüm yönleri birer birer gün yüzüne çıkmaktadır.

AKP hükümeti, bir PKK önerisi ve projesi olan sözde “Akil Adamlar Heyeti” teşkil ederek milletimizi, bölücülükle ve terörün hain talepleriyle yüz yüze bırakmıştır.

Başbakan Erdoğan, İmralı canisi ve PKK arasındaki yoğun pazarlıklarla; akademisyenlerden, sanatçılardan, medyadan, sivil toplum kuruluşlarından, iş dünyasından alınan temsilcilerle bir araya gelen 63 kişi, milletimizi PKK tezlerine ikna etmek üzere görevlendirilmiştir. 

 

Sözde Akil Adamlar Heyeti’nin içinde yer alanlar, büyük bir vebalin altına girmişler, ömürleri boyunca kendilerini takip edecek bir hatanın tarafı olmuşlardır. Zamanı gelince bu hatanın hesabını bu dünyada milletimize, öbür dünyada yüce Yaradan’a vereceklerdir.

Bayburta  bu gün gelen bu güruh; konuşmalarında Bu süreçte tabanın, geniş halk kitlelerinin düşüncelerinin bilinmesi, halkın ve sivil toplum örgütlerinin görüşlerinin öğrenilmesi çok büyük önem taşıyor. Biz bugün burada Bayburtun akil adamlar heyetini dinlemek üzere buradayız. Demişler ancak ne yazık ki maalesef toplantıya katılmak isteyen halktan insanları  ve sürece krşı olduğu düşünülen  sivil toplum temsilcileri toplntıya çağrılmamış halktan toplantıyı dinlemekisteyenler ise toplantının yapılacağı mekana  almamışlardır.

Şimdi bu toplantıdan sonra Bayburt Süreci destekliyormu diyeceksiniz?yoksa Bayburt ta bir takım Ak Partililer bu süreci destekliyor mu diyeceksiniz

Çünkü biz biliyoruz ki ;

Bayburtta ki AKP li kardeşlerimizin bir çoğu vatanın bölünmesine,bebek katilinin affına,Şehitlerimizi katleden PKK Canilerinin hesap vermeden ülke dışına çıkmasına yol açacak bu gelişmelerin karşısındadır.

Buradan Sizler huzurunda 63 akil heyetinde bulunan  Vedat bilgin’e de bir sorum olacak ey Vedat bilgin 2008 yılında Bayburt öğretmen evinde bu hükümet AKP  ve Sayın Başbakan için söylediğin sözleri hatırlatmak istiyorum o gün; ülkeyi bölen,yolsuzluk yapan, adam kayıranlar diye nitelediğin Sayın Başbakan ve ekibi için bu gün ne düşünüyorsun ve 2008 den bu güne bu kadar değişen bir şahsiyetin 2018 de ne düşüneceğini de çok merak ediyoruz.Vedat Bilgin sen köşe kapmaca oynamağa deavm et ancak unutmaki; Bayburt tarihi seni asla  unutmayacaktır. 

Değerli Basın mensupları bu 63 kişi sadece;Başbakan Erdoğan’ın çözüm süreci isimli çözülme ve çöküş projesini anlatmaya görevli ve karşılığında neler aldıkları bilinmeyen köşe kapmaca oynayan görevli zavallılardır.

Hükümet; aziz milletimizin tümüyle karşı çıktığı ve reddettiği ihanet sürecini kabullendirebilmek için artistleri, dönekleri, bölücüleri, terörist stepnelerini, Soros Ajanlarını, yandaşları, menfaatperestleri, fikirsizleri, vicdansızları ve batı beslemelerini aceleyle seferber etmiştir.

63 karanlık yüz, Türkiye’nin nasıl bölüneceğini, Türk milletinin etnik kamplara nasıl ayrılması gerektiğini, PKK’nın ne şekilde meşrulaştırılacağını ve milli devlet yapısının hangi yollarla çökertileceğini Türkiye genelinde hevesle anlatacaklardır.

Unutulmasın ki, Türk milletinin ihanete kanması, yıkıma ikna olması ve vatanın parçalanmasına onay vermesi hiçbir zaman gerçekleşmeyecek bir hayaldir.

Kendilerini akil ya da akıllı sanıp da Türk milletini aptal yerine koymaya ve topyekûn 76 milyonu küçümsemeye ve hafife almaya hiç kimsenin haddi yoktur.

Türk milleti; Başbakan ve partisinin, İmralı canisi ve PKK terör örgütüyle yürüttüğü müzakereleri ibretle izlerken, bölücülüğün kurulan propaganda mekanizmalarıyla masumane gösterilmeye çalışılmasının farkındadır.

Milliyetçi Hareket Partisi, milli ve manevi değerleri korumaya, milli birlik ve bütünlüğü muhafaza etmeye şevkle, inanmışlıkla ve azimle kararlı ve yeminlidir.

Evet birileri çözüm ve barış diyor.bu devletin esas taşlarından biri olan kürt kardeşlerimizle ne bir kavgamız nede bir husumetimiz vardır.bin yıldır devam eden kardeşliğimizi çözüm ve barış safsatalarıyla kimse yıpratamaz.

Hele Hele sözüm ona kendilerine akil sıfatı takan hâlbuki akılca fakir olan 63 atlı aklı evvel  mi barış temsilcisi olacaktır.

Bu akil denilen aklı evvellerden bazıları sanat adına yaptıkları çirkinlikleri anlatıp mı milleti kandırmayı düşünüyorlar.

Siz hükümetin akil adamları olabilirsiniz

Siz büyük orta doğu projesinin taşeronları olabilirsiniz

Siz yıkım ve bölünme projesinin misyonerleri olabilirsiniz ve öylesinizde.

Ama   hiçbir zaman.

Bu milletin aydını olamazsınız ve olamadınız

Bu milletin derdinden anlamadınız ve anlayamazsınız

Bu milletin değerleriyle oynayamazsınız ve oynatmayız.

Şunu aklınızın bir köşesine kazıyın;

Türk milliyetçileri ve Ülkücü gençlik sizin gibi bölücülük taşeronluğu yapanlara müsaade etmedi ve etmeyecektir.

Değerli basın mensupları ,Aziz dava arkadaşlarım değerleri hemşerilerim;

 Tayyip Erdoğan Genel Başkanımıza “batsın senin milliyetçiliğin”demiş . Recep Tayyip Erdoğan bizim milliyetçilik anlayışımız sizin gibilere her zaman batmıştır ve her zamanda batacaktır hiç şüpheniz olmasın ve battıkça kıvranacaksınız.

Bizim Milliyetcilik anlayışımız her zaman başlar ve gönüller üstüdür ve her zamanda başımızın ve gönlümüzün üstünde olacaktır.

Konuşmamı rahmetli Başbuğumuzun söylediği bir sözü ile bitirmek istiyorum.

“Ben Türk Milletini; sokaklarda ıspanak fiyatına satılan demokrasiye rüşvet ve hile, çiğnenen çiğnetilen hukuk düzenlerine, ahlaktan mahrum bir Hürriyete, tefeciliğe,kara borsaya yer veren bir iktisadi yapıya çağırmıyorum.

Türklük gurur ve şuuruna, İslam ahlak ve faziletine yoksullukla savaşa, adaletle yarışa birliğe kardeşliğe kısaca Hak yolu, Hakikat yoluna Allah yoluna çağırıyorum”

Allah Müslüman türkü korusun ve yüceltsin

 

Ne Mutlu TÜRKÜM diyene…"

 

                                                                   

 

                                                                                                                    Bekir KASAP

                                                                                                                 MHP MYK ÜYESİ