Bu sistemde hatır gönül ilişkisiyle edindiği koltuğa sarılanlara ihtiyaç duyulmadığını ve hiç kimsenin vazgeçilmez olmadığını vurgulayan Kasap’ın basın açıklaması şöyle:

“24 Haziran 2018 Pazar günü yaptığımız Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin vatanımıza, milletimize Türk-İslam âlemine ve gönül coğrafyamıza hayırlara vesile olmasını diliyorum. Türkiye Cumhuriyeti, 24 Haziran 2018 seçim virajını atlatmasıyla tabiri caizse uzun yıllar boyunca bizi uğraştıran, toz toprak içinde bırakan tali yoldan ana yola girmiş bulunmaktadır. Bu yolun sonunda bizi, özlemini çektiğimiz muhteşem bir mazi beklemektedir. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak; atılacak her samimi adım Türkiye’nin çıkarlarına ve gelişimine katkı sağlayacaktır. Uluslararası arenada imzalanacak her anlaşmada; Ortadoğu’da, Avrupa’da, Asya’da ya da Afrika’da yapılacak her hamlede Türkiye faktörü göz önünde bulundurulacak, bu faktör mazlumun canında ve malında gözü olan kirli odakların oyununu bozacaktır.” 

“Devletin bütün hücrelerinde yer alacağız.”

“Milliyetçi Hareket Partisi olarak Türkiye’nin hayalini kurduğumuz bu geleceğine liderimiz Dr. Devlet Bahçeli’nin emriyle bütün imkânlarımızı seferber ettik. 24 Haziran seçimlerinde ülkümüz için siyaset üstü bir hareket sergiledik. 15 Temmuz’da olduğu gibi 24 Haziran’da da ‘ben’ değil ‘biz’ anlayışıyla hareket ettik. Bu uğurda ne bir menfaat ne bir koltuk beklentimiz oldu. Köy köy, kapı kapı gezerek yaptığımız çalışmalar sonuç verdi ve Cumhurbaşkanlığı oy dağılımında yüzde 82 ile Cumhur İttifakı Türkiye rekorunu kırdık. Başarılı olmamızda emeği geçen herkese canı gönülden teşekkürü bir borç biliriz. Bu seçimin Yeni Türkiye’nin köşe taşı olacağı kanaatindeyiz. Seçimden sonra hızla şekillenen yönetim şeklinde görev dağılımını yakından takip ediyoruz. Bu şekillenmenin liyakat ve adalet üzerine inşa edileceğine inanıyoruz. Liderimiz Dr. Devlet Bahçeli’nin dediği gibi “Devletin bütün hücrelerinde yer alacağız.”

“Onlarca silaha ekonomi silahını da eklemiştir”   

“Ülkemiz kritik bir dönemden geçiyor. Bir yandan yeni sistemin oturması için gerekli çalışmalar yapılırken bir yandan da hiçbir ekonomik dayanağı olmayan döviz hareketliliği yaşıyoruz. Bu hareketliliğin ekonomik parametrelerle bağdaşmadığı, manipülasyon temelli bir hareketlilik olduğu apaçık ortadadır. ABD’nin başını çektiği emperyalist güçlerin ülkemize doğrulttuğu onlarca silaha ekonomi silahını da eklemiştir. Üslub-ı beyan aynıyla insan… ABD’den yaramıza merhem olacak bir davranış beklemiyorduk elbette. Fakat saldırıların ve tehditlerin bu boyutta olması, hızlı bir şekilde gelişme zaruretini bir kez daha ortaya koymuştur. Küresel angajman ve ittifakları sorgulamanın, yeni ekonomik yaklaşımda da ifade bulduğu gibi, kararlı durmanın, güçlü refleks ve güçlü stratejilerle ekonomik cephemizi tahkim etmenin tam zamanıdır. Aksi halde liderimiz Dr. Devlet Bahçeli’nin dediği gibi “Bir gözümüz borsada bir gözümüz dövizde ne kadar yaşayacağız?”

“Bu safta kalabalık ve birlik içinde olmalıyız”

“Devlet geleneğimizde para, bir devlet olma göstergesidir. Türk Lirasına yapılan bu saldırılara sessiz kalıp devletimizi tehlikeye atmayacağız. Gerekli birliği, basireti göstereceğiz. Dolara mahkum değiliz. Doların bir araç olmaktan çıkıp silah haline dönüşmesini 1970’lerin Fransa Cumhurbaşkanı Charles De Gaulle de fark etmişti. Günümüzde ise dolar tehlikesine Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan ve liderimiz Dr. Devlet Bahçeli dikkat çekip her platformda bu tehlikeden bahsetmişlerdir. Emperyalist güçleri rahatsız eden asıl husus budur. Biz de birer vatandaş olarak 3-5 demeden elimizde ne kadar dolar varsa TL’ye çevireceğiz. ‘Benim çapım ne ki?’ deme lüksümüz yok. Söndüremeyeceğini bildiği halde Hz. İbrahim’in ateşine su taşıyan karınca misali… Mesele safımızı belli etmek, mesele zulme dur demek. Bu safta kalabalık ve birlik içinde olmalıyız. Unutmayalım ki “Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır.”

“Liyakat ehli- insanlara ihtiyaç vardır”

“Bizler aynı gemide yaşıyoruz. Kişisel çıkarlarımızı, husumetlerimizi bir kenara bırakıp bir olmalıyız. Ortak hareket etme becerisine sahip olmalıyız. Aksi halde bir millet olmaktan çıkıp bir yığın haline geliriz. Cemil Meriç’in dediği gibi “Yığın düşünmez, maruz kalır! Birlik olup türlü şerleri defedeceğimize yığın olup türlü şerlere maruz kalmayalım. Türkiye Cumhuriyeti’nin bu döneminde mekanizmanın sağlıklı işlemesini sağlayacak yeterliğe sahip -liyakat ehli- insanlara ihtiyaç vardır. Bu sistemde hatır-gönül ilişkisiyle edindiği koltuğa sarılanlara ihtiyaç yoktur. Şunu herkesin iyice anlamasını arzu ediyorum: Hiç kimse vazgeçilmez değildir! Sistemin getirdiği ruh, Ankara’da nasıl karşılık buluyorsa Bayburt’ta da aynı şekilde karşılık bulmak zorundadır. Bu ruh, Yenikapı’daki tazeliğiyle devam etmelidir. Bazılarının Yenikapı ruhuna aykırı davranarak seçimde büyük bir özveriyle çalışıp oy topladığımız cumhurbaşkanımız sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın galibiyetini kendi hanelerine yazdırmak istediğinin farkındayız. Bu anlayış hiç olmadığı kadar birliğe ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde Bayburt’umuza ve devletimize zarar vermektedir. Bayburt’taki her partinin, her STK’nın değişimi özümsemesi hayati önem arz etmektedir. Aksi durumda oluşabilecek rehavet ortamı hepimize zarar verebilir.”

“Bu anlayış hastalıklı bir anlayıştır”

“İlimizdeki bazı zihniyetlerin “Benden habersiz Bayburt’ta kuş uçamaz!” anlayışı gün gibi apaçık ortadadır. Bu anlayış hastalıklı bir anlayıştır. Türkiye’ye ve Bayburt’a aşkla bağlı bir davanın neferleri olarak Bayburt’a zarar veren bu hastalıklı anlayışa neşter vuracağımızdan kimsenin zerre kadar şüphesi olmasın.”

“Milliyetçi Hareket Partisi olarak öncüsü ve destekçisi olduğumuz bu değişimi özümsemiş bulunmaktayız. Bu değişimde Bayburt’ta yaşanan ve yaşanabilecek aksaklıkları düzeltmek için gerekeni yapacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Devletimizin en buhranlı dönemlerinde bile Okçular Tepesi’ni terk etmediğimiz herkesin takdiridir. Bundan önce olduğu gibi bundan sonra da hiçbir koşulda terk etmeyeceğiz. Bu vesile ile tüm İslam aleminin Kurban Bayramını kutlarım.

Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir

Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!