Ülkemizin geleceği karanlık bir sürecin içerisinde yok edilmeye çalışılmakta, milletimizin sahip olduğu değerler yok sayılmakta, hassasiyetler görmezden gelinmekte, gizli pazarlıklar, artan baskı ve cevapsız sualler gün geçtikçe çoğalmakta ve bu kaos ile karışıklık ortamında da çalınan minarelere kılıfı hazırlattıkları kılıfçılarda pervazsızca illerimizde beldelerimizde serseri mayın gibi dolanmaktadır.

Daha 2 gün önce erzincan iline giden akil gurup erzincan da iç karışıklıklara sebep olmuş ve bu konu da bayburt ocak olarak tepkimizi ortaya koymak adına bir basın açıklması tertip etmiştik. gelin görün ki erzincanı, elazığı, malatya’ya içine alan bu ateş son olarak ilimize sıçramış ve gençosmanın, dede korkutun , abdulvahap hazretlerinin manevi dünyasını sızlatmıştır.

Her gittikleri ilde huzur ve güveni bozan bu topluluk halkımızı da tedirgin etmektedir.

Dün dedelerimizi kesip, ninelerimize tecavüz eden, genç kızlarımızın kendilerini dipsiz kuyulara bırakmasına sebep olan, kan düşmanımız ermeniler için imza toplayanlar, hepimiz ermeniyiz diyenler buğün binlerce polis kortejinde her karışı helal vatan olan benim bayburtuma ayak basmakta, benim ilimi, kirletmekte ve bize hainliği anlatmaktadırlar.

Heyeti mahsusa gibi yollara düşmüşler kardeşlik kılıfıyla vatanın parçalanmasına ayakçılık yapmakta, devlete verdiğimiz helal paralarımızıda vergilerimizi de hiç hak etmedin çatır çatır yemektedirler.

Daha 2 gün önce basın açıklaması yapmamıza rağmen bizleri tahrik eden bu zatlar ilimizde huzur ve güveni bozmak adına gelmişler, davetli listelerine göre insanları içeriye almışlar, 50 kişilik kesimle oturmuş  ve bir çift sözü olan iki sorusu bulunan milliyetçi hareket partisi il genel meclisi üyesi 60 yıldır bu topraklarda yaşayan ilin her türlü ekonomik ve siyasi durumuna hakim süleyman burç, suat karapınar ve yunus özyıldırımı içeri almamışlar polis marifetiyle dışarı davet etmişlerdir. bu isimler sadece bizlere iletilenler, kim bilir daha kaç vatan evladı dışarıya çıkarılarak orada konuş dinlet taktiğinin önü açılmıştır. maalesef vakıf olan ülkü ocaklarımızda toplantıya davet edilmemiş, potansiyel suçlu şeklinde görülmüştür. 

Toplantının yapıldığı alanın 1 kmlik kısmı polis barikatları ile örülmüş, müthiş bir koruma kalkanı sağlanmış, anaların vatan savunması için emniyete teslim ettikleri şerefli türk polisi ermenicilerin güvenliği ile görevlendirilmiştir.

Gizli saklı yapılan toplantılar bayburtumuzun hissiyatını orttaya koymamaktadır. bayburt bu çözülme sürecine hayır diyor ve hayır demeye de devam edecektir. bayburt iradesi bu alandadır, bayburt buradan ses vermektedir. sizin salonlarınız sanal bir dünyadan ibarettir.

Soracağımız sorulara cevapları olmayan, gözlerimizin içine bakacak yürekleri olmayan ve bu sebepten de bizlleri salona aldırmayan akillere basın aracılığı ile bir kaç soru yöneltmek isitiyorum.

1-    Barış dediğiniz olay iki eşit grup veya iki haklı taraf arasında yapılmaz mı?

2-    Türkiye cumhuriyetinin 30 yıldır yaptığı mücadele haksızmıydı? devletin geçmişini yokmu sayıyırsunuz?

3-    Bayburtta şehit ailelerinin 2si hariç diğerlerinin tamamı hakkımız helal etmiyoruz derken siz şehit aileleri de yanımızda derken yalan söylemekte değilmisiniz?

4-     İslam dinin allahsız, vatansız, bebek katilleri ile istişareye bakış açısını değerlendirirmisiniz?

5-    Dağdan inenler ovada toprak isterse ne diyecek siniz?

6-    Dağdan inenler ovada bayrak isterse ne verceksiniz?

7-    bdp milletvekilleri sürecin aponun özgürlüğü ile sonuçlanacağı tezinin karşısında hiç kimseden ses çıkmadı bu doğrumudur?

8-    Türk milleti kavramını anayasadan çıkararak kimin elinin güçlendirilmesi planındasınız?

9-    Sizin içinizde hiç şehit ailesi varmı, şehit geldiği zaman içinizin sızladığını hiç hatırladınız mı, bu ülkede dikili bir agacınız varmı? ne isimli yüzle milletin karşısına çıkıyıorsunuz?

 

 

bu dokuz soruyu tüm akillere sorarken hasleten hemşerimiz olan ve maalesef bizleri şok eden bir kararla akiller arasına katılan sayın vedat bilgin’ede sesleniyor ve bu dokuz soruya cevap vermesini istiyorum

 

9 yıl lider devlet bahçelinin danışmanlığını yapan

9 saatte bırakıp giden

9 dakikada akil olan vedat bilgine

başbuğun 9 ışığn haram olsun diyorum.

ülkücülerin yürekli çalışmlara haram olsun diyorum.

 

barış diyerek anlattıkları sürece bakıldığı zaman bu zihniyet ve fikir yapısının çok sakat olduğunu, ve bu sürecin devletimizi şu noktaya getiriğini de belirtmek isterim.

 

bunlar bu anlayışla mücadeleyle olmadı artık müzakere edelim demektedir. o halde şu soru çok manidar olacaktır. eğer biz müzakere edeceksek her açılan savaşta 1 milyon mehmetçik yerine 200 müzakereci tayin edelim her savaş çıkma ihtimali öncesi bu kişiler masaya otursun müzakere etsin, bu mantıkla artık türk silahlı kuvvetleri de lav edilsin.. demektedirler.

 alparslan boşa mı bu toprakları vatanlaştırmıştır, fatih istanbul alırken zahmette mi bulunmuştur, yavuz çölleri gereksiz mi geçmiştir, kanuni 3 kıtaya hükmetmekte islamiyeti yaymakta hata mı yapmıştır ve atatürk kurtuluşun ışığını boşa mı yakmıştır. müzakere edilerek de bu anlattıklarım yapılabilirmiş. anlaşmayla hepsi hallolurmuş demektedirler.

askerliğe bu gözle bakanlara bir kaç uyarı yapmak ve bizim askerliğe bakış açımızı anlatmak istiyorum. bizler şereflice vatan hizmetimizi yaptık birileri gibi bedelli, birileri gibi torpilli ve kaçak yapmadık. çünkü biz amerikan kolejinde bursla okuyup, en yabancı klasik eserler ile büyümedik.

bizler yozgatın sorgun ilçesinden vatan savunmasına gelen memhmetin anasına yazdığı mektup ve  karşılığında anasından gelen mektupla geceleri uyurduk, o mektub bizim zihin dünyamızda yer bulmuştur. o mektup şöyle demektedir

ey oğlum gözümün nuru muratım.. zabit efendiye selam söyle biz kurbanlık koçları kınalar öyle kurban ederiz. sen dört kardeşinin arasında kurbansın. sen ismailsin. orada şehit olacaksın inşallah. kurbanlık koçlar nasıl kınalanırsa, bende onun için senin saçlarını kınalayıp öyle gönderdim.

demiştir. mektup çanakkaleye giderken koç yiğit muratın başı çoktan allahına kurban gitmiş ve şehit olmuştur.

bizim askerliğe bakışımız bu töreden gelmektedir.

bizim askerliğe bakışımız bayburtlu yiğit gençosman dan gelmektedir. gençosman 4. murat komutasında ne müzakere yapmıştır. ne de masa da oturmuştur. meydan da aslancasına yiğitcesine şehit olmuştur ve bu vatanı bizlere emanet olarak taşımıştır.

bu emaneti nasıl yürüteceğimizi merak edenleri  de buğün akşam saat 19.30 bayburt ülkü ocaklarına davet ediyorum. saz sözle kınayla asker uğurlaması yapacağımızı hatırlatıyorum. bizler ülkücüler yiğitlerini askere neşeyle, davulla zurnayla gönderiyor. buğün bir örneğini daha sergileyeceğiz. gönderdiğimiz yiğitlerin müzakere yeteneği yoktur biz onlara müzakere öğretmedik kusurumuza bakmayın  ama mücadele için yürekleriyle geldiklerini hatırlatmak isterim.

bayburt kop dağlarındaki mücadelenin adıdır.

bayburt 2. plevnedir.

bayburt tecavüz edilen anaların, vurulan belediye reisinin, yakılan gardaşların adıdır.

bedeli kanla ödenmiş bir mirasın adıdır.

şimdi dağlarmızda poyraz olup esen ermeni döllerini haklı gören akiller toprağımızı kirletmek üzere gelmişler, benim kıznalı kuzu dediğim şerefli polisimi kendine kalkan yapıp, yalanları söyleyip yalan raporunu hazırlamak için büyük bir gayret içerisine girmişlerdir. yazıklar olsun diyor ve  kınıyorum. 

onlara heyeti mahsusayı hatırlatıyorum ve sonlarının onlarda farklı olmayacağındaki inancımıda ifade etmek istiyorum.

bayburtta ki raporlarına bu insanları da yazsınlar bu duruşu da anlatsınlar, bu haykırışıda not alsınlar.

gençosmanı, dede korkutu raporlarına alsınlar.

şehit osmanı, hafız süleymanı yazılarına dahil etsinler.

en son şehit olan idrisimizi, hakkımı helal etmiyorum diyen babası mustafa amcamı, yiğit anamı unutmasınlar.

bayburt bu açılıma karşıdır.

ülkücüler bu vatana fedadır.

kınalı kuzular göreve hazırdır.

bu duygu ve düşüncelerle tüm hemşehrilerimi saygıyla selamlıyor. ilimizin huzurunu kaçıranlara inat, topraklarımı kirletenlere inat diyorum ki dünya durdukça

ne mutlu türküm diyene