Memur-Sen Genel Başkanı Gündoğdu, Gümüşhane’de yaptığı ziyaretler sonrası Bayburt’a geldi. 1 nolu Şair Zihni Caddesi'nde yer alan Memur-Sen Bayburt İl Temsilciliğini ziyaret eden Gündoğdu burada Memur-Sen üyeleriyle görüştü.

Memur-Sen Bayburt İl Başkanı Fikret Özbey, Gündoğdu’nun Bayburt’u ziyaret etmesindeki temel amaçlarından birinin Anadolu’nun üye potansiyeli açısından ve hizmetlerindeki öncülüğü açısından en kıymetli illerinden biri olan Bayburt’a daha çok hız vermek için olduğunu söyledi.

Sendikacılığa 1992 yılında merhum Akif İnan ile birlikte "niçin" sorusunu sorarak başladıklarını hatırlatan Gündoğdu, " Biz sendikacılığa vesayeti deşifre etmek için başladık. Vesayeti deşifre etmede daha çok ekmek, daha çok özgürlük var. Millet iradesi var. Darbelere yer yok. Bürokratik oligarşiye ve antidemokratik yaklaşımlara yer yok. Bugün sendikal hareketlerimiz sonucu bir taraftan toplum görüşmeden toplu sözleşmeye geçiş aylarını yaşıyoruz. Bir taraftan da demokrasinin, katılımcılığın artık hayat bulmasını, vatandaşını döven devlet anlayışından vatandaşını tanıyan devlet anlayışına geçmeyi önemsiyoruz. "dedi.

BAŞÖRTÜSÜNDE OKULA, DERSE DEĞİL BİREYE ÖZGÜRLÜK İSTİYORUZ.

Son bir ay içerisinde Arakanlı yetimlerin sözcülüğü, Suriyeli kardeşlerimizin acısını duymak yanında Türkiye’de başörtüsü özgürlüğüne start verdiklerini belirten Gündoğdu, " Kamuda, mecliste, üniversitelerde, başörtüsü özgürlüğünün olması için çalışma başlattık. Bizim alanımız devlet daire olduğu için başörtü özgürlüğü başta olmak üzere kılık kıyafet özgürlüğü, kravat serbestîsinden serbest giyime, belki evrensel ilkenin genel ahlaka mugayir olmamak, tanınır olmak gibi bir tek prensibini geçerli kılmak mümkün. Bu günlerde yeni genelge ve yönetmeliklere gelişmeler var.

              Sayın Milli Eğitim Bakanı’na imam-hatiplerde Kur’an ve Siyer derslerinde başörtüye serbesti tanıdığı için teşekkür ediyorum; ama bu serbesti sağlıklı ve yeterli değil. Çünkü birey merkeze alınmamış bir yönetmelik. Teşekkür edeceğimiz boyutu imam-hatip liselerinde bile yasak olan başörtüsünün genelge ile buralarda görünür olmasını sağlamaları dolayısıyla. Ama burada bir hesap yanlışlığı var. İmam-hatip lisesinde okuyan bir öğrenciye başını istersen örtebilirsin diyoruz. Ama bu kız öğrenci ticaret lisesine geçiş yapacak olursa pardon orada örtemezsin. Yani burada okula özgürlük var, bireye değil.

              Kuran ve Siyer dersinde istersen örtebilirsin diyoruz ama matematik dersinde örtemezsin. Diğer okullarda da derse özgürlük var. Biz okula ve derse özgürlük istemiyoruz. Bireye özgürlük istiyoruz. İmam-hatipte istersen örtmeyebilirsin deniyorsa diğer okullarda da istersen örtebilirsin denebilir. Cinsiyet ayrımcılığına son verecek bir başörtüsü özgürlüğü istiyoruz.  Yıl 1930 başörtülülere seçme hakkı tanınıyor. Yıl 1934 seçilme hakkı tanınıyor. Yıl 2012. Başörtülüler başbakan bile seçebiliyor; ama onların ne giyeceğine hala devlet karar verebiliyor. "diye konuştu.

ANAYASA MAHKEMESİ’NE BİREYSEL BAŞVURU STARTINI VERDİK

Gazetelerin üçüncü sayfalarındaki şiddet haberlerini hatırlatan Gündoğdu şöyle devam etti: " Şiddete biz de karşıyız. Her türlü şiddete karşıyız. Ama bugün başörtü yasağı devletin kadına uyguladığı bir şiddettir ve bu devlet eliyle yürütülmeye devam ediliyor. Biz bireysel başvuru hakkı ile bunun önünün açılacağına inandığımız için Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru startını verdik. Buradan da çağrıda bulunuyorum. Ceza almış öğretmen, üniversite öğrencisi, memur arkadaşlarımız bizimle irtibata geçebilirler. İdare mahkemesi temyizi gerektirecek olursa Danıştay sonra Anayasa Mahkemesi ile bu özgürlüğe kavuşabiliriz. "şeklinde konuştu.

ÇALIŞANIN SAYGIN OLMASI ÜLKENİN SAYGIN OLMASIYLA EŞDEĞER

 

Toplu sözleşme hakkını iş güvencelerine dokundurtmadan almanın mutluluğunu yaşadıklarını kaydeden Gündoğdu, "Bundan sonra iş güvencesine asla göz dikilmemesini en önemli güvence olan iş güvencesi müktesep hakkını tehdit altına alacak yaklaşımlardan uzak durulmasını bekliyoruz. Geçtiğimiz toplu sözleşme süreci 10 yıllık toplu görüşmeden sonra 6 ay hükümetle uzlaştığımız yasa maddelerinin bile bakanlar kurulundan ters çevrilerek yürürlüğe konulmak istenmesiyle kavgalı, stresli geçti. Sadece bir maddeyi paylaşayım. Hizmet kolu sendikacılığın esasıdır ama bakanlar kurulundan hizmet kolu çıkarılarak yasamız geri dönmüştü. 3,5 aylık mücadele ile yeniden sayın bakan ile uzlaştığımız noktaya geldik. O stresle girilen toplu sözleşmede 4/c’liler başta olmak üzere 63 tane kazanıma imza attık. 4/c’liler ile ilgili mücadelemiz devam ediyor.

               Hiç değilse 11 ay çalışma sürelerini 12 aya çıkartarak her yıl bir maaş daha almalarına öncülük ettik. Sürecin en mağdurları öğretmen ve öğretim görevlileridir. Hem yaptığı işin saygınlığının anlaşılmaması, hem başka bakanlıklarda karşılığını bulamadık bahanesi hem de 4+4+4 gibi milli güvenlik kurulunun dayattığı sistemden halkın istediği din eğitim ve seçmeli dersler havuzunun da olduğu bir sisteme geçişte bu sistemin lokomotifi olacak öğretmenlerin küstürülmüş olmasında da olduğu gibi bugün de yarın da bu ülkenin en önemli sorunu eğitim ve sağlık sorunudur.  Eğitim ve sağlık sorunu başta olmak üzere bunun çözümünde lokomotif kamu çalışanlarıdır. Öğretmenlerdir, doktorlardır, hemşirelerdir, PTT dağıtıcılarıdır, 4/c’lier, 4/b’lilerdir. Çalışanın saygın olmasının ülkenin saygın olmasına eşdeğer olduğu gerçeğinin görülmesi için elimizden gelen gayreti yapmaya devam edeceğiz. "dedi.

         Gündoğdu  Veri Hazırlama Kontrol İşletmeni sınavını 70 puan üzerinde kazanan fakat atanamayan 2350 çalışan hakkında yaptıkları bir çalışma var mı sorusuna cevaben ” Bizim bu konudaki hedefimiz, 70 puan alan tüm arkadaşlarımızın atanmasını sağlamaktır. Bu sıkıntıyı yakinen biliyor ve ilgileniyoruz, 6 gün önce resmi müracaatta bulunduk ama sonucuyla ilgili henüz bir cevap alamadık görüşmelere devam ediyoruz”