2009 yılında başladım ve o günden bugüne bu şehre hizmet ettim. Bana hayatımda bundan daha onur ve gurur verici bir tablo olmadı bugüne kadar. Bu süreyle de gerçekten iftihar ediyorum. Ama bugün itibariyle değerlendirdiğimizde benim olumsuz sonuç diye değerlendirdiğim bir noktaya geldik. Devam etmek istedim ama edemedim. Bunun suçlusu kim, bu sonuca nasıl gelindi. Bugün bunun analizini etmek adına sizlerle birlikteyiz.

BU BAYBURT’UN KADERİ OLMAMALI, BÖYLE GELMİŞ BÖYLE GİTMEMELİ

Son 20 yıla baktığımız zaman 1994’te Yavuz Şahin seçildi, 1999’da devam etmek istemedi. 1999’da Hükmü hocam aldı görevi, 2004’e kadar hizmet etti. Devam etmek istedi, seçime girdi ama sonuç olmadı.  2004’te Bekir Çetin aldı, 2009’a kadar geldi, devam etmek istedi olmadı. 2009’da ben oldum, hizmet ettim. Bende devam etmek istedim, yine olmadı. Bende devam edemiyorum. Acaba niye böyle oluyor, bunu sorgulamamız lazım. Yani burada suçlu Hükmü Pekmezci, Bekir Çetin, Hacı Ali Polat mı, yoksa başka kalemleri de incelememiz mi gerekiyor. Ben bir toplum bilimci olarak bunu tarihe not düşsün diye sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu Bayburt’un kaderi olmamalı, böyle gelmiş böyle gitmemeli.  Şimdi benim devam etme şansım yok, devam edeyim diye bir kaygı içerisinde de değilim. Bu karar daha geri gelmez. Bu kararı bir defa durdurduk ama değiştiremedik.

Şimdi bu olumsuz sonuçta etken olanları inceleyelim. Şöyle algılanmasın, Hacı Ali Polat başarısız oldu, başarısızlığına başka gerekçeler arıyor. Öyle değil. Ben sadece iyi niyetle toplumu okudum, 5 yıl hizmet üretmeye gayret ettim. Şimdi kendimden başlamak istiyorum. Bu çok yönlü bir sonuç. Kendi hatalarım var, meclis üyelerim, benim teşkilatım, belediye çalışanlarım, bazı basın mensupları var ve toplum var, herkes var bu işin içinde. Suçlu arıyorsak, suçlu hepimiz. Önce kendimden başlayayım ki kimse günah keçisi aradığımı düşünmesin.

KİMSE BANA SIRADAN BİR MEMURKEN GELDİ, BAŞARILI OLAMADI DİYEMEZ

Ben fakülte eğitimi aldım ve 2 yıl Giresun’da öğretmenlik yaptım ve bunun dışında bütün hayatımı Bayburt’ta geçirdim. Öğretmenlik, idarecilik, mahalli dernek başkanlığı, sendika il başkanlığı yaptım, ticaretle uğraştım. Kimse bana sıradan bir memurken geldi, başarılı olamadı diyemez. Zannetmiyorum ki bu kadar çok yönlü biri bir daha gelsin. Bunu söylerken de tevazu yapmak istemiyorum. O açıdan çok rahatım. Ben bu işe başlamadan önce hayatın her alanında görev aldım. Ama bütün bunlara rağmen belediyeciliğin bir acemiliği var. Bu işin okulu yok, tecrübeye dayalı bir iş. Bunun öğrenilme süresi bir eğitimci olarak söylüyorum, en erken 3 sene. Çünkü bu gerçekten çok yönlü bir iş. Bunun imarı, muhasebesi, insan kaynakları ve bir sürü kolu var. Bu kolların hepsiyle bir adamın ihtisas derecesinde bilgi sahibi olması mümkün değil ama en azında belli başlı kavramları bilmek lazım. Misal kop, dop, emsal, harita, şehir planı gibi kavramları bilmezsen İmar Müdürü ile konuşamazsın. Ya da muhasebede gelir, gider, tahmini bütçe, cari hesap nedir, bilemezsen Muhasebe Müdür konuşur siz bakarsınız. İnsan Kaynakları Müdürü 657 devlet memuru kanunundan bahseder, sen o ne dersin. Ama bunların en azından standartlarının bilinmesi lazım. Bunun en kısa süresi en başarılı bir adam için 3 senedir.

 

İLK 3 YILDA 40, SON 2 YILDA 4 TRİLYONLUK İŞ YAPTIM

Bazı hizmetler vardır ki rutin olarak kendiliğinden yürür. Bazıları da vardır, belediye başkanının şahsi araştırması ile ortaya konulan hizmetlerdir. Bu hizmetler ancak son 2 senede ortaya çıktı. Onu da şimdi Bayburt’ta herkes biliyor. Son 2 senede iyi çalıştığım söyleniyor. Ben şöyle değerlendiriyorum. Ben 3 senede Bayburt’a 40 trilyonluk yatırım yaptım. Doğalgaz ve İsale hattı. Son 2 senede de 4 trilyonluk yatırım yaptım. Mesele para değil o zaman. Yerin altına gömdüğünüz yatırımın bedeli ne olursa olsun bu toplum tarafından algılanmıyor. Ama ne zaman kaldırım, park, Ulu Camii, Kırkçeşmeler, İmaret sosyal tesisleri, şelale, masal park gibi herkesin gördüğü işler yapmaya başlarsanız, o zaman hizmetler algılanmaya başlıyor. Diyorlar ki, niye 3 sene durdun da son 2 sene çalışmaya başladın?’ Oysa öyle değil. İşin öğrenilme süreci çok önemli.

Yeniden başlayacak olsaydım. Yapmak istediklerim çok farklı olurdu. Öncelikle belediye meclis üyelerinden başlardım.  Orası işin motoru. Seçilenlerle çok iyi yönetim anlayışı içerisinde olmanız gerekiyor. Ama maalesef Bayburt’ta belediye başkanları özellikle AK Parti adına söylüyorum. Belediye başkanları meclis üyelerinin seçiminde çok etkili olamadı. Şunu yaşadım isim vermeyeceğim, birinci senemde beni toplum içerisinde eleştiren meclis üyelerim oldu. Bugün İstanbul’da dolaşıp benim aleyhimde konuşan belediye meclis üyem var. ‘Temayül yoklamasında 8 tane meclis üyesinden 6 tanesi başkana oy vermedi’ diye İstanbul’da dolaşan meclis üyem var benim. Bunları ben seçmedim, çok basit gerekçelerle belediye meclis üyesi olan arkadaşlar var. Beni de desinler ki belediye meclis üyesi oldu veya şu işimi daha kolay yaparım diye belediye meclis üyesi olan arkadaşlarım var. İktidar da muhalefette de var bu isimler.

Sonra Belediye çalışanlarım. Şimdi belediyede kadrolu olarak yaklaşık 250 çalışanım var. Bunlar değişik zamanlarda belediyeye alınmış.  Belediye başkanı ne kadar seçildiği gün yakasındaki rozeti bir kenara bıraksa da, çalışanlar arasında işin içinde bir siyasi anlayış maalesef oluyor. Farklı bir partiye mensup bir çalışan, ‘ben çalışayım da Hacı Ali Polat mı kazansın?’ Arkadaş sen bu işten para kazanıyor,  aileni geçindiriyorsun. Senin birinci işin aldığın paranın hakkını vermek. Bu da var maalesef.  İş yapmayan adama cezasını da veremiyorsun. Ceza versen de geçici oluyor. İşten de atamıyorsun, rezilliği de göze aldıysa onla baş etmen mümkün değil. Bende biliyorum ki 657 devlet memurluğu kanununa göre üst idarecinin çalışmak istemeyen, tembelce davranan, ihanet etmek isteyenle uğraşması beyhude bir çabadır. O zaman ne yapacaksın mümkün olduğu kadar motive etmek suretiyle alabileceğin maksimum verimi alma çaba içerisinde olmak gerekir, bu şekilde de davrandım. 

İNSAN HAYATINI YAKINDAN İLGİLENDİREN TÜM HİZMETLERİ BELEDİYE SUNUYOR

Mesela şehir merkezinde bu topluma en çok hizmet eden kurum Belediye. İnsan hayatını yakından ilgilendiren tüm hizmetleri belediye sunuyor. Peki, kurumlar arasında itibar anketi yapsak belediye kaçıncı çıkar. Suyunu, kanalizasyonunu, çöpünü, parkını, bahçesini tüm hizmeti veriyorsun, peki Bayburt Belediyesi’nin itibarı nerelerde, aşağılarda.  Niye bu şundan kaynaklanıyor, belediye çalışanlarının çoğunun kurumsal aidiyet sıkıntısı var. Belediyede çalışıyorum demeyi zul sayıyor. Bunu nerden biliyorum. Dede Korkut’ta olsun, 21 Şubat’ta olsun sanatçı getiriyoruz. Belediye çalışanları gelmiyor. Öyle konserler oldu ki 100 kişi var. Hani bizim çalışanlar, bunların aileleri de nerde? İnsan derki ‘benim kurumum yapıyor gideyim’ salon toplantıları yapıyoruz 50 kişi var. Aidiyet sıkıntısı olan kurumda heyecan sıkıntısı da var. İnanın 5 sene geçti, beni zorlayan adam çıkmadı. Ama elemanlarımdan benim hızıma yetişemeyen çok çıktı. Benim enerjimi ve heyecanımı paylaşmayan ve beni anlayamayan çok adamla karşılaştım ama başkanı zorlayan şunu yap, al sana bir proje diyen kimseyle karşılaşmadım. Sonuçtaki olumsuzluklara katkı sunduğu için bunları anlatıyorum. Kendi çalışanlarımı kamuya şikâyet etmiyorum. Bunu bir daha tekrar ediyorum ben günah keçisi aramıyorum. Ben bir tespit yapıyorum ve bunlar tarihe kayıt olarak geçsin diyorum. İnşallah ders çıkarılır ve 5 sene sonra benim yerimde oturan başka bir arkadaş bunları size anlatmaz. Bu aynı zamanda bu göreve talip olan arkadaşlara da tutulan bir dost ışığı diye düşünüyorum.

BASIN YAYIN, İLAN, REKLAM, TANITIM KONUSUNDA SON SENEDEN İYİ ŞEYLER YAPMAYA ÇALIŞTIK

Teşkilat bilgilendirme toplantısı çok az yaptım. Keşke teşkilat bilgilendirme toplantısını daha çok yapsa idim. Reklam tanıtım konusunda, basın yayın konusunda az çok sizinle birlikte olduğumu düşünüyorum.  Sağduyu gazetesi, İslam, İlim Sanat, Panzehir, Kadın-Aile dergilerinin Bayburt temsilcisiydim. Şu anda hala Ak Radyo’nun Bayburt temsilcisiyim.  Keşke olmasaydım. Böyle olduğum zaman basın yayın birimimizin ne kadar hatalı olduğunu daha çok anladım. Basın yayın, ilan, reklam, tanıtım konusunda son yılda iyi şeyler yapmaya çalıştık. Ondan önceki süreçte 100 üzerinden ancak 10 verebilirim. Bunun da içeriden ve dışarıdan olmak üzere değişik sebepleri var. Bizden ve başkasından. Bizim reklam ve tanıtım yapacağımız CLP ve billboardlarımız çok ucuz bir bedelle başka firmaya kiralanmıştı. Belediye kendi tanıtımını parayla yapmak durumunda kalmıştı. Bir belediye düşün ki parası yok ve kendi yaptığını afişe etmek durumunda. Böyle bir durumu aşmak adına 4 sene mücadele verdim. Ancak son senede işi çözdüm. Şu anda belediyenin 30 billboard ve 25 CLP’si var. Bunun ilk yılda bizim elimizde olduğunu düşünmek bizi çok daha farklı bir sonuca götürürdü.

BEN VAR OLAN İMKÂNLARI DEĞERLENDİRME KONUSUNDA KENDİMİ KESİNLİKLE BAŞARISIZ BULMUYORUM

Ben var olan imkânları değerlendirme konusunda kendimi kesinlikle başarısız bulmuyorum. Ben elimdeki insan potansiyeli, elimdeki kaynağı, bilgiyi, bütçeyi yeteri kadar değerlendirdiğimi düşünüyorum. Tam tersine var olmayan imkânları harekete geçirme konusunda inşallah benden sonra gelenler beni geçerler. Var olmayan potansiyeli harekete geçirme konusunda ben benden önce hiçbir kimsenin bana yaklaşabileceğini zannetmiyorum.

BEN BİR YILLIK BÜTÇEM KADAR İSTANBUL BELEDİYELERİNDEN KATKI ALDIM

Ben bir yıllık bütçem kadar İstanbul belediyelerinden katkı aldım. 2009 bütçem 9 milyondu. Ben Ümraniye’den, Esenyurt’tan, Bağcılar’dan, Bahçelievler’den, Esenler’den, Kağıthane’den ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden, bütün bu belediyelerden aldığımı katkı, rahatlıkla 9 milyonu buluyor. Ayrıntısını sizlere basın aracılığıyla bir broşür şeklinde takdim edeceğiz. Sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden 8 tane araç almışız. 1 tane otobüs, 1 tane 955 iş makinesi, bir tane ekskavatör, 1 tane üçgen paletli dozer, 1 tane turkuaz-turuncu otobüs, 1 tane temizlik süpürge aracı, 1 tane vidanjör. Bunların hepsi bedava gelmiş şeyler. Beykoz Belediyesi’nden 1 tane kamyon. Bunlar kolay gelmedi. Bunlar beşeri münasebetlerin iyi kurulmasıyla Bayburt’a kazandırılan hibe malzemeler. Samimiyetle istiyorum ki benden sonra gelenler inşallah daha çok alırlar. Bunun yollarını ben yeni gelen arkadaşlara öğreteceğim. Ama bana kimse bunu öğretmedi. İnsanlar benden çöp kovası istiyor, Bayburt Belediyesi’nin parası yok. Ne kadar borcumuz olduğunu size geldiğim zaman açıklamıştım.

 

9 MİLYON BÜTÇEMİZ VARDI, 8 MİLYON 600 BİN LİRA BORCUMUZ, BÖYLE BİR BELEDİYE İDARE ETMEYE GAYRET ETTİK

9 milyon bütçemiz vardı. 8 milyon 600 bin lira borcumuz vardı. Yüzde 95 borçlu bir belediye ve bu borcun yüzde 30’u piyasa borcu. En kötü idare edilir borç. Böyle bir belediye idare etmeye gayret ettik.

Beni seçen Ak Parti camiası. Herkes bizim demografik yapımızı biliyor. Sosyal hayatımızı biliyor.  Ak Parti bir fikir partisi değil bir kitle partisi. Dolayısıyla var olan herkesle aynı fikri ve ideali paylaşmıyoruz. ANAP’ı tarif ederken 4 eğilimli bir parti denirdi. Bizim belki de 4 eğilimden de fazla eğilim. Teşkilat içinde yapılan toplantılardan hep şunu söyledim. ‘ Kol kırılır yen içinde kalır’. Biz bir ekibiz. Ben sizin seçtiğiniz birisiyim. Kendi içinizdeki konuşmalarınızdan her şeyi bana söyleyebilirsiniz. Her eleştiriyi bana yansıtabilirsiniz. Hepimizin gayesi daha iyi hizmet üretmek. Bayburt’a daha güzel bir standart kazandırmak. Dışarıda başka insanlarla oturup da beni eleştirirseniz bu hepimizin bindiği dalı kesmek anlamına gelir. Toplumda bu oldu mu olmuyor. Keşke olmasaydı.

TEMAYÜL YOKLAMASI KONUSUNDA TEŞKİLATIMA TEŞEKKÜR EDİYORUM

Şu konuda teşkilatıma teşekkür ediyorum. Özellikle temayül yoklamasında kullanılan yaklaşık 200 oy vardı. Bu oyların 101 tanesi benim çok başarılı olduğumu ifade etmiş. Bu manada teşkilatıma gerçekten teşekkür ediyorum. Doğruyu iyi anlamışlar diye.

KARALAMA VE İFTİRALARDA SOSYAL MEDYA BASINI ETKİLİ OLDU

Bu sonuçta basının da etkisi var. Aynı düşünceye sahip olmayabiliriz. Belediye meclisinin ilk toplantısında diğer partililerin olduğu bir ortamda ‘Bayburt hepimizin, biz bu topraklarda yaşıyoruz. Bu topraklarda yapılan hizmette bizim ve bize yapılan hizmettir. Yapılamayan hizmette bizden giden hizmettir.’ dedim. Şimdi basının görevi nedir? Yapılanları olduğu gibi aksettirmek. Toplumun bilgilendirilmesi konusunda aracı olmak. Özelikle yeni çıkan bir basın sektörümüz oluştu; Sosyal medya basını. Karanlık alemlerden salvoların, klavye kabadayılarının ortaya çıktığı basın. Belediye ile ilgili bir belediyenin sitesindeki haberi yayınlıyor. Altına neler de neler. Adam adını bile söylemeye cesaret edemiyor hiç senin zihninde olmayan şeyler söylüyor. İftiralar, dedikodular, karalamalar… Birisinin kötülüğü bir diğerinin iyiliği değildir. Başka birisinin başarısız olması senin başarılı olduğun anlamına kesinlikle gelmez. Sosyal medya buna çanak tuttu. Kontrolsüz,  kuralsız,  kaidesiz. Kişilik haklarına saldırı da oldu ama kimseyi mahkemeye de vermedik. Dün baktım bir sitede ‘başkan bize hakkını helal et, günaydın derler buna. Bâde harab-ül Basra. Eskiler, Basra harap olduktan sonra derler adama.

TOPLUM BAYBURT’UN GÜZELLEŞMESİ ADINA NELER YAPIYOR?

Ben devam etseydim Bayburt kazanacaktı. Yoksa ben 5 sene bu işin onurunu zaten yaşadım. Ülkü bey Bayburt’ta 5 sene milletvekilliği yapsa 25 sene de milletvekilliği yapsa onursa onur, gurursa gurur. Şu anda toplumda son zamanlarda anladı. ‘Başkan tekrar bir daha gelsin’ diyor. Ama ona da ‘Bâde harab-ül Basra’ derler. Bu sonucun gerçekleşmesinde en önemli etken anketler oldu. Bu toplumu ilgilendiren boyut. Bu sonuçta toplumun katkısı ne? Bir defa Bayburt fakir. İnsanların belediyeden beklentisi çok fazla. Belediye hizmet üretirken kendi imkânlarını ortaya koyuyor. Bunu da yeteri kadar yaptığımı düşünüyorum. Peki, toplum Bayburt’un güzelleşmesi adına neler yapıyor? Bina yapan insanlar buna ne kadar katkı sunuyor? Biz kötü, çirkin görüntülerle ilgili zabıtayı gönderiyoruz, ‘her şeyi yaptınız da sıra buna mı geldi’ diyorlar. Sigara kutusunu aracından yere atan birisini durdurdum, neden attığını sordum dedi ki ‘Çoruh’u pisletenleri görmüyor musun?’ Bu şekilde bu şehir düzelmez. Bu sıkıntılar bu şehirde var olmaya devam edecek.

ŞİMDİ BAYBURT DAHA ÇOK HİZMET ALMAYACAK İSE BUNDA KATKISI OLAN HERKESİN VEBALİ VAR

Benim temayülde yoklamalarım % 63 başarılı. Teşkilatıma teşekkür ettim. Yusuf Bey’e teşekkür ediyorum. Beni teşkilatım içerisinde en fazla savunan o oldu. Milletvekilimiz Bünyamin Bey’e teşekkür ediyorum. Milletvekillerimle hiçbir sıkıntım olmadı. Bayburt’ta hizmet üreten hiçbir bürokratla sıkıntım olmadı. İle gelen bakanlar bizlerle ilgili not tutuyorlar. Bu toplumu direk ilgilendiren tek sıkıntım vardı; 2012’nin başında yapılan bir anket çok düşüktü. Yüzde 10,7. Başbakanın kafasında o kaldı. O nokta benim devam edemememin en önemli noktası oldu. Burada toplumun katkısı var mı? Var. Toplumun şimdi yüzde 50-60’ı beni istiyor. Dün yüzde 10 diyen de bu toplumdu. Eğer burada bir vebal varsa Bayburt benimle devam etse idi daha çok hizmet alacak idi. Şimdi daha çok hizmet almayacak ise bunda katkısı olan herkesin vebali var. Vebalse vebal; ama ben kendimden başladım hatalara. Kendimde var, meclis üyelerimde var, çalışanlarımda var, teşkilatımda var, toplumda var ve sosyal medya basın mensuplarında…

Seçilen idarecilerimize hepimiz sahip çıkmak zorundayız. Yanlışlarım oldu mu, yanlışlarımı en başta ben biliyorum.  Doğrularımda oldu mu oldu. Bayburt’ta toptancılık diye bir şey var. Hiçbir şey yapmadı demiyorlar. Ben şöyle bir iddia ile başlamıştım işe.  Hacı Ali Polat hiçbir şey yapmadı diyeni her oturduğum noktada yalanlayan bir hizmetim olacak. Var mı? Gören göz varsa var. Ben Bayburt’un merkezindeki 49 tane caddenin kaldırımını asfaltını yenilemiştim. Dün birisi yazmış. Yavuz Şahin Bayburt’taki 10 mahallenin 9’unun asfaltını yapmıştı. Yavuz abi nereden asfaltı buldu arkadaş?

BEN 5 SENEDE BAYBURT’A 112 BİN TON ASFALT SERMİŞİM

Ben 5 senede Bayburt’a 112 bin ton asfalt sermişim. Hiçbir Belediye Başkanı benden önce 50 bin tonu bulamamıştır. Zaten şu anda hiç kimse bu Polat hiç hizmet etmedi demiyor. Bazıları son 6 ay iyi çalıştı diyor. Bazıları son iki sene diyor. Ben hizmet ettiğim kadar ettim. Aldığım belediyeyi daha iyi duruma getirdim.

BELEDİYE YÜZDE 95 BORÇLU İDİ, ŞU ANDA O BORÇLARIN HEPSİNİ TEMİZLEDİM

Aldığım zaman belediye yüzde 95 borçlu idi, şu anda o borçların hepsini temizledim. Sosyal Güvenlik Kurumu’na borç vardı. Arsa verdim, sildim. Vergi dairesine borç vardı, benden önce başka kurumlara verilmiş olan arsaları adeta boyadım, pulladım yeniden sattım. 2 milyon 733 bin lira belediyenin Vergi Dairesi’ne borcu vardı sildim. Sanayi Camii arsasını mahsuplaşmak suretiyle belediyenin vergi borcunu sildirdim. Bu bir başarı mıdır? Bunu birçok insan bilmez.  Bayburt Belediyesi’nde bu güne kadar bu hiç yapılmamış.

BU 5 SENEDE KAZANILAN BİR MİSYON

Ben 2009 yılında kanalizasyona başlamak adında 12,5 trilyon para istedim İller Bankası’ndan. Kredibilitemiz uygun değil diye vermediler. Ama şimdi sene başında Başbakanımızdan istedim ve 40 milyon aldım. Şimdi içme suyu şebeke hattının ihalesi konusunda 14 milyon daha ihtiyaç olduğuna dair yazı geldi. Haftaya Ankara’ya gidip İller Bankası’ndan o 14 milyonu alıp geleceğim. Bu kendime güven ile oluyor. Bu kapıyı, bu yolu bildiğimi için oluyor. Bu 5 senede kazanılan bir misyon.

SOSYAL YAPIMIZ DEĞİŞMEZ İSE BU BÖYLE GELMİŞ BÖYLE GİDER

Eğer bizim bu sosyal yapımız değişmez ise, bu toplum her şeyi belediyeden bekler hale gelirse, bu toplum kendi hiçbir şey yapmayıp da her şeyi belediye yapsın diye beklerse ya da kendisinin yapması gereken işi, belediyeye teklif edip de belediyeden olumsuz cevap alıp da başkanın aleyhine geçmeyi bırakmaz ise yapılan hizmetlerin doğrusunu, yanlışını tam net olarak görmez ise bu süreç böyle geldi böyle devam eder.

BAYBURT YAŞAYAN EMEKLİ SİYASETÇİLERLE DOLAR

Benim bu sene yapılan anketlerde en üst aldığım nokta yüzde 30. Başbakan zaten şöyle demiş. Evet, yüzde 30 olmuş ama yüzde 70 ne olacak? Eğer bu süreçte ciddi manada bir değişim olmazsa hiçbir seçilmiş insan, seçilmiş olduğu dönemin sonunda yüzde 30 civarında bile bir destek bulamaz. O zaman ne olacak Bayburt? Şaban Kardeş seçildi, gitti. Suat Pamukçu geldi gitti. Bahattin Elçi, Fetani Bey geldi gitti. Bünyamin bey de geldi gider. Hacı Ali Polat geldi gitti, Bekir Çetin… Ne olur? Bayburt yaşayan emekli siyasetçilerle dolar.  Başka şehirlerde bu kadar yaşayan emekli siyasetçi zor bulunur. Niye hep değişiyoruz. Ben bir sorumluluk gereği bunları anlatmak zorunda kaldım.

BEN BU PARTİYE GÜNÜBİRLİK AMAÇLAR İÇİN HİÇ GELMEDİM

Ben sonuna kadar Adalet ve Kalkınma Partisi mensubuyum. 2001 yılında parti kurulduğu zaman ben Fuzul Otomotiv olarak çalıştırdığım işletmemi kapattım ve Ak Parti’nin ilk kurulma yeri olarak verdim. O günden bu güne kadar da Ak Partiliyim. Ak Parti’de bir nefer olarak da çalışmayı bir başkan olarak da çalışmayı kendime en büyük şeref olarak kabul ettim ve etmeye de devam edeceğim. Ben bu partiye belediye başkanı olayım diye gelmedim. Ben bu partiye günübirlik amaçlar için hiç gelmedim. Ben Başbakanımızın yeniden Büyük Türkiye ideali için bu partideyim. Başbakanımızın teşkilatıyla kadrosuyla Türkiye’yi normalleştirmek adına gerçekleştirdiği ‘sessiz devrimde’ bir nefer olarak yer alayım diye bu partideyim. Bundan sonra da bu partide kalmaya devam edeceğim. Kimse benden farklı bir şey sakın beklemesin. Bana değişik, değişik teklifler geliyor. ‘Gel bizim adayımız ol, gel bize katıl, gel bağımsız aday ol, Bayburt şu anda kaynıyor, Bayburt senin yanında’. Ben Ak Partili oldum olmaya da devam edeceğim. Yeni seçilecek arkadaşlara başarılar diliyorum. Temenni ediyorum ki benden daha çok iş yapsınlar. Benim yaptığım hizmetleri devam ettirsinler. Bayburt’ta özellikle turizm ve üniversiteye yönelik olarak başlattığım sürecin Bayburt adına, Bayburt’un gelecekteki ticari hayatı adına çok önemli olduğunu düşündüğüm için başlattım. Bunun devam etmesi lazım.

İNSANLAR ARTIK TATİL DEDİ Mİ SAHİLE GİTMİYORLAR

Saklı Cennet ismiyle bir proje başlattım. Eğer benim başlattığım süreç devam ederse orasının bu bölgenin en büyük tatil köyü olacağını düşünüyorum. Biz şuanda KUDAKA projesiyle 15 + 15 şeklinde prefabrik ev yaptık. Ama ben düşünüyorum ki orada 30 değil de 60 adet 120 adet prefabrik ev olsun. Yazın bir hemşehrimizden telefon aldım. Bana dedi ki ‘Ne olursunuz Bayburt’a insanların yazın gelip de kalabilecekleri tatil köyü yapın. Şuanda Uzungöl’e, Ayder’e gidecek yolları jandarma kapattı, içerde insanların adım atacağı yer yoktur.’ İnsanlar artık tatil dedi mi sahile gitmiyorlar. Alternatif turizm çeşitlerine yönelmeye başladılar. Bizim de Çoruh diye bir turizm zenginliğimiz var. Biz de bunu ne kadar kullanırsak, ne kadar görsel hale getirirsek Bayburt’ta turizmden o kadar payını alacaktır.

BU ŞEHRİN 1014 VE 2015’İ BELEDİYECİLİK TARİHİNİN EN ZOR DÖNEMİ OLACAK

 Şuana kadar 3 parti adayını açıkladı; Ak Parti, MHP ve Saadet Partisi. Sonuçta bana göre aday olan arkadaşların hepsi acemi. 3’ü de 3 yıl dersine çalıştıktan sonra belediye başkanı olacaklar. 3’üne de ben başarılar diliyorum. Bu adaylarımızın 3’ü de insani ilişkilimiz olarak arkadaşlarımızdır. Ama işin realitesi var. 5 tane aday adayının olduğu bir ortamda onlara dedim ki; ‘şuanda hepimiz dostuz. Eğer benim bildiklerimi siz bilseydiniz, bu işe bu kadar hevesli olmazdınız. Çünkü bu şehrin 1014 ve 2015’i belediyecilik tarihinin en zor dönemi olacak. En ekonomik olarak hem de uygulama olarak bu şehrin en zor iki yılı olacaktır. Yarın sakın demeyesiniz ki bu iş bu kadar zordu da niye bize bildirmedin demeyesiniz diye sizi uyarıyorum. Bu işe bu kadar heveslenmeyin. Ben arkadaşlarıma samimi bir şekilde durumu söyledim. Ben doğalgaz faciası yaşamış birisiyim. Doğalgaz 80 cm’ye kazılan bir iştir. Ama kanalizasyon 4 metreye kadar inecek bir altyapı işidir. Bu sene 7 kilometre kanalizasyon yapan firma önümüzdeki Nisan’ın 15’inde kapıya dayanacak ve hangi sokaktan başlayalım diye soracak.

Mahalli idareler bakımından Bayburt’un en temel meselesi altyapı işidir. Ben de göreve başlamadan önce bu şehrin bütün altyapı meselelerini çözeceğim demiştim. Doğalgazı bitirdik, su isale hattını bitirdik, kanalizasyona başladık, atık su arıtma tesisinin ihalesi yapıldı. Sadece şehir içi içme suyu şebeke hattının ihalesi kaldı. Onun da 14 Milyon kaynak teminini yaptıktan sonra onun da ihalesini gerçekleştireceğiz. 30 Mart 2014’te belediyeyi teslim edeceğim arkadaş geldiği zaman istese de istemese de bu şehrin iki yıl içerisinde altyapısı bitmiş olacak. Tabi burada toplum biraz sıkıntı yaşayacak.

ÖNÜMÜZDEKİ SÜRECİN BAYBURT’A HAYIRLAR GETİRMESİNİ TEMENNİ EDİYORUM

Ben her şeyden önce bu belediyenin mutlaka ve mutlaka Ak Parti’de kalmasını düşünüyorum. Çünkü bugüne kadar yapmış olduğum hizmetlerin yüzde 75’ini iktidarın yanında bir belediye olarak yaptım. Ben eğer MHP’den seçilen bir başkan olsaydım yaptığımın en az yüzde 25’ini yapabilecektim ve bunların yüzde 75’inden Bayburt mahrum kalacaktı. Bunu da sorumluluğum gereği herkese söylüyorum. Bayburt mutlaka bu kronikleşmiş altyapı sıkıntısından kurtulacaktır. Ama yeni hizmetleri alabilme adına da mutlaka iktidarın yanında bir belediyeyi seçmesi gerekmektedir. Beni sevenlerden aynı yolda yürümeleri gerektiğini tekrar hatırlatıyorum. Önümüzdeki sürecin Bayburt’a hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Temenni ediyorum ki benden sonra gelecek arkadaş bu şehre benden 3 kat, 5 kat, 10 kat daha çok hizmet etsin. Çünkü bu şehir hepimizin. Ben bu şehirde yaşamaya devam edeceğim. Çocuklarım bu şehirde yaşamaya devam edecektir.