Dünyaya geldiğimizde, kendimizi koruyalım diye yaratılışımızda bazı duygularla donatılmışız.  Bu duygulardan biri hissetme duygusudur. Hissetme duygusu yaratılışımızda mevcut. İnsan olarak hissetme yeteneğimiz ne işimize yarıyor gibi bir soru aklımıza gelebilir; hissetme duygusu,  ne zaman bir tehlikeyle karşı karşıya ve ne zamsan güvende olduğumuzu, kime güvenip kime güvenmeyeceğimizi anlamamıza, başkalarıyla empati kurmamıza, sevmemize, güzelliklerden etkilenmemize, amacı ve anlamı olan bir yaşam sürmemize, doğal düzenin bir parçası olmamıza ve ahlaki değerlere uygun bir yaşamı benimsemenize yardımcı oluyor.
Yaratılışımızda yaratan bir yetenek daha vermiştir bizlere, düşünme yeteneği. Hissetmenin yanında aynızamanda düşünmeye de programlanmışız. Dil; karmaşık konular üzerinde düşünebilmemize, olayları doğru bir perspektif içine yerleştirebilmemize, dünyamızı düzenlememize, belleğimize yerleştirmemize ve belleğimize erişmemize, gelecek için plan yapmamıza, başka insanlarla bağlar kurmamıza ve doğru olanı yanlış olandan ayırt etmemize yardım eder.
Duygularımız ve kendimizi nasıl hissettiğimiz, ne düşündüğümüzü ve nasıl düşündüğümüzü etkiler. Duygularımızla düşüncelerimiz arasında uyum olduğu zamanlar, bizim en güçlü olduğumuz anlardır. Zaman zaman bizler başkalarının durumlarına ve sahip olduklarına gıpta edebilir, hatta kıskançlık duyabiliriz. Ama onu birebir taklit etmemizi gerektirmez. Bu özlemler, yaşamak isteğimizi yaşamımızın kalitesine ilişkin ipuçları içerirler.
Eurovision şarkı yarışması bu güne kadar değişik ülkelerde 55 kez düzenlendi. Türkiye de bu yarışmalara temsilci gönderdi ve değişik dereceler elde etti. Zaten önemli olan derece yapmak değil katılmak ve temsil etmektir. Bu yıl Almanya da düzenlenecek 56’ncı Eurovision şarkı yarışmasında Türkiye adına yarışacak şarkı dün 25. 02. 2011 günü akşamı haber kanallarında yerini aldı. Bu yılki Eurovision temsilcimiz Yüksek Sadakat ’in şarkısı “Live It  Up” (Hayatını Yaşa) dün gece görücüye çıktı.Almanya’nınDuesseldorf şehrinde mayıs ayında yapılacak olan 56’ncı Eurovision şarkı yarışmasına katılacakmış. Şarkının İngilizce okunması, bizim duygularımızla düşüncelerimiz arasındaki uyumu yansıtmaz. Bir de TRT’nin bunu tanıtması çok yanlış. Hangi akla hizmet ediyorsunuz?
Eurovision şarkı yarışmasına her millet kendi müziği ve kendi dillerinde okudukları şarkılarla ülkelerini temsil etmeye çalışıyorlar. Türkiye adına katılacak olan şarkı İngilizce, beste de bizim ezgilerimize uygun değil. Her millet kendi ezgilerini, kendi zengin müzik kültür birikimini dünya milletlerine tanıtmaya onlarla kaynaşmaya çalışırken, biz bize ait olmayan bir müzik eşliğinde yabancı bir dille Türkiye’yi temsil ettiğini iddia ediyoruz.  Ünlü düşünür Konfüçyüs diyor ki; “Bir milleti tutsak etmek isterseniz, onun müziğini çürütün” mayıs ayında Almanya’nın Duesseldorf şehrinde yapılacak olan 56’ncı Eurovision şarkı yarışmasına katılacak, Yüksek Sadakat ’in şarkısı “Live It  Up”  bu müzik ve bu dil beni temsil etmiyor…
Çetin Altan milliyetteki şeytanın gör dediği köşesinde, Köyceğiz’deki İngiliz komşusunun bir sevimli bir eşek aldığını adını da “Pedro” koyduğunu yazıyor. Komşusu İngiliz bayanın sevimli eşeği “Petro’yu” nasıl eğittiğini ve gezdirdiğinden bahsediyor. İngiliz bayan, eğittiği eşeğe yat deyince yatıyor, yuvarlanıyor, sonrada dört ayağını yukarı getiriyormuş, yani sizin anlayacağınız, eşek eşekliğini yapıp ağnıyormuş. Eşek, İngiliz bayanın elinde sanki bir sevimli köpeğe dönüşmüşmüş…İngiliz bayan,  eşeğe şu tarafa koş deyince, o tarafa koşuyor, bu tarafa koş deyince eşek bu tarafa koşuyormuş. Eşek keyfe gelince de, aaaiii aaaa iiii, diyede eşekçe anırıyormuş. İngiliz bayan, eşeğine istediğini yaptırdığı için kendiyle gurur duyuyordur mutlaka. Türk’ün eşeği, eğitildiği için, verilen eğitimi iyi algıladığı için eşeklikten çıkmış olmaz…